11. Ceza Dairesi 2015/4978 E. , 2017/3437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Hükmün açıklanması geri bırakılan sanığın, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle yeniden yapılan yargılamada hakkındaki hüküm açıklanırken 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca erteleme kararı verilemeyeceğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre eleştiri dışında verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 04.05.2017 gününde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına yönelik iki farklı bozma gerekçesiyle ve oyçokluğu ile, esas yönünden ise oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suç, TCK"nın 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçudur.
Sanığa isnat edilen bu suç önceden de uzlaşma kapsamında ise de, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiştir. Bu itibarla, 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesi gereklidir.
Buna göre, kasten yaralama suçu yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi zorunlu olduğu gözetilerek,hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bu sebeple bozulması gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 04.05.2017
Muhalif Üye
...
MUHALEFET ŞERHİDİR
Dairemizin 04/05/2017 tarih, 2015/4978 Esas, 2017/3437 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.
Sanığın 5237 sayılı TCK’nın 204/1, 62/1, 51. maddeleriyle 1 Yıl 8 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair hükmün açıklanması suretiyle kurulan İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.01.2014 tarih 2013/339 Esas 2014/28 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece (Kapatılan Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi) 10.03.2011 tarih 2010/539 Esas 2011/525 Karar sayıyla verilen hükmün CMK’nun 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasına geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2013 tarih 2012/1075 Esas 2013/479 Karar sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 86/2, 62/1, 52/2 maddeleri uyarınca doğrudan 2400 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükme istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 04/05/2017
...