8. Hukuk Dairesi 2014/13577 E. , 2015/22513 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI :
DAVACI : E.. U.. vs.
DAVALI : H.. K.. vs.
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
E.. U.. ve müşterekleri ile H.. K.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 25.03.2014 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı H.. K.. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili,... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan üç katlı binadaki 2 nolu bağımsız bölümün davacıların murisi Muammer Uysal tarafından meydana getirildiğini açıklayarak 2 nolu bağımsız bölümün davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan M.. U.. davayı kabul etmiş, davalı A.. K.. davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ise cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 285 ada 21 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde binanın ikinci kat iki nolu bağımsız bölümünün davacıların murisi Muammer Uysal tarafından yapıldığının tespiti ile, M. U."ın 2009 tarihinde ölümüyle dava konusu dairenin davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı H.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki
.//..
yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; dava konusu binadaki 1 ve 3 nolu bağımsız bölümler için Ordu 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/... Esas sayılı dosyasında açılan ortaklığın giderilmesi davası karara bağlanarak eldeki davanın açılmasından önce kesinleşmiştir. Dava konusu 2 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi, 2 nolu bağımsız bölüm halen tam payla davacıların mirasbırakanı Muammer Uysal adına kayıtlıdır. Ancak Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/... Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 2 nolu bağımsız bölümünün 1/6 payının A.. K.. adına tesciline, 5/6 payının ise M. U. üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm henüz tapuda infaz edilmemiştir. Bu durumda davacıların güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (HMK 115) karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı H.. K.."un temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"un 440/III-2. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 170,75 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı H.. K.."a iadesine, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.