12. Hukuk Dairesi 2016/17159 E. , 2017/9058 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, borçlunun; icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takipte ... İcra Müdürlüğü"nün yetkili olduğunu, takip dayanağı bono altındaki imzanın sahte olduğunu, yetkili kişilere ait olmadığını ve borca dair itirazlarını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği; mahkemece, ödeme emrinin usulsüz olduğu ve yetkili olmayan kişi tarafından takip dayanağı bononun düzenlendiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, anılan takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.
Hukuk Genel Kurulu"nun, 15/01/2014 tarih ve 2013/12-476 Esas 2014/5 Karar sayılı kararında; ihtiyati haciz kararının verildiği mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinde takip yapılabileceğine ilişkin İİK"nun 50. maddesi yollaması ile kıyasen uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nun 12. maddesinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda karşılığı olan bir düzenleme bulunmadığı ve bu nedenle, ihtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, salt o yer mahkemesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetkili hale gelmeyeceğinin kabul edilmesi üzerine, Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin, icra takibi için yetkili hale gelemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Somut olayda, alacaklı, ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 09/7/2014 tarih ve 2014/102 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı ile takibe başlamış ise de, yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer, icra takibi için yetkili hale gelmez.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17.maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Madde metninde tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
Aksi kararlaştırılmadıkça, dava yalnız yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemede açılır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini isterlerse, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının bir adet bonoya dayalı olarak 10.07.2014 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı bonoda, şikayetçi borçlunun keşideci, alacaklının ise lehtar konumunda oldukları, şikayetçinin ve alacaklının tacir olduğuna ilişkin dosya içinde bir belgenin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, HMK’nun 17. maddesi ışığında yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca, taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin de geçerli olmadığı anlaşıldığından, yetki itirazının, İİK"nun 50. maddesi atfı ile HMK"nun genel yetki kuralları kapsamında incelenmesi gerekir.
İİK"nun 50.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK"nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca; bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde, ancak 6102 sayılı TTK"nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenlenme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun düzenlenme yerinde icra takibi yapılabilir.
Somut olayda; borçlunun ödeme emri tebliğ edilen ikametgah adresi ... olduğuna göre icra takibinin de ... İcra Dairelerinde yapılması gerekmektedir. Bir başka anlatımla takipte borçlu yönünden ... İcra Daireleri yetkisiz olup, yetkili icra daireleri ... İcra Daireleridir.
O halde, mahkemece, yetki itirazının kabulü ile ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine ve ... İcra Dairelerinin yetkili olduğuna karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, borçlunun esasa ilişkin itirazlarını da kapsar şekilde takibin iptaline hükmolunması isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.