17. Hukuk Dairesi 2015/12470 E. , 2018/9333 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.10.2018 Salı günü davacılar ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların eşi/ babası Yakup"un yolcu olarak bulunduğu araca çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını ve manevi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı sigorta şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 2.000,00 TL. maddi ve 60.000,00 TL. manevi tazminatın kaza (sigortacı için dava) tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 28.10.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, davacılar Meliha, Kazım ve Neslihan için maddi tazminat taleplerini toplam 133.658,22 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davaya konu kazaya karışan araçların trafik sigortacısı olduklarını, kusur ve zarar konusunda yetkili kurullardan rapor alınması ve kaza nedeniyle davacılara SGK tarafından yapılan ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili, davaya konu kazada davalı sürücünün kusuru bulunmadığını, davacıların maddi zararından diğer davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, davacıların kusur ve zararı ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 107.011,67 TL, Kazım için 11.263,93 TL. ve Neslihan için 15.382,61 TL. destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketi yönünden dava ve diğer davalılar yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, davacılar Nuh ve Emel"in maddi tazminat isteminin reddine; davacı ... için 4.000,00 TL, Kazım ve Neslihan için 2.500,00"er TL, Nuh ve Emel için 2.000,00"er TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... ve Remzi"den tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, 6098 sayılı TBK"nun 53. maddesi gereği, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve aynı Kanun"un 56. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, ölenin eşiyle birlikte dört çocuğu için de destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş; mahkeme tarafından, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı çocuklar Emel ve Nuh için, yaşları nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine; Kazım ve Neslihan için, maddi tazminat talebinin kabulüne hükmedilmiştir.
Desteğin, küçük çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacağını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakim, her somut olayda, destek ölmeseydi, ne kadar süre ile destek olacak idiyse bu süreyi destek süresi olarak kabul eder. Ana-babaya yardımda, onların yaşama süreleri; çocuklara yardımda ise, çocukların çalışmaya başlama süresi esas alınır. Çocuklarda, kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında kız çocukları için genellikle, çalışmaya başlama veya evlenme ile destek ihtiyacı ortadan kalkar.
Mahkemece hükme esas alınan 24.09.2014 tarihli hesap bilirkişisi ek raporunda desteğin, davacı çocuklardan üniversite eğitimini sürdüren Neslihan"a 25 yaşına kadar destek olacağı doğru biçimde kabul edilmiş olmasına rağmen; sosyal ekonomik durum araştırma tutanağında öğrenci olduğu
tespit edilen ve kaza tarihi itibariyle 22 yaşında olan davacı çocuk Nuh ile 2014 tarihli öğrenci belgesine göre İngilizce Öğretmenliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi olan ve kaza tarihinde 25 yaşında olan davacı çocuk Emel"in yaşları gereği destek tazminatı alamayacakları kabul edilmiş, ayrıca lise öğrencisi olan ve kaza tarihi itibariyle 16 yaşında olan davacı çocuk Kazım için de 20 yaşı itibariyle destek ihtiyacının son bulacağı kabul edilerek bu yaşa kadar tazminat hesabı yapılmıştır. Dairemizin yerleşik ve kabul gören uygulamasına göre, yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan halde, kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, somut gerçekliğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı olarak hesaplama yapılmaması gerektiği de açıktır.
Bu durumda mahkemece; desteğin ölüm tarihi itibariyle 22 yaşında olsa da öğrenci olduğu saptanan davacı ..."un öğrenimine ilişkin belgenin temin edilmesi ve yükseköğrenim görüyorsa, öğrenim süresinin sonuna kadar hesaplama yapılması; davacı ..."in desteğin ölüm tarihinde üniversite öğrencisi olduğu anlaşıldığından, öğrenim süresinin sonuna kadar tazminat hesabının yapılması; yine, diğer 2 kardeşinin yükseköğrenim gördüğü dosya kapsamı ile sabit olan davacı ..."ın da yükseköğrenim görmesinin kuvvetle muhtemel olduğu dikkate alınıp bu davacı için 25 yaş sonuna kadar tazminat hesabı yapılması hususlarında, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacılar murisinin ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, ölenin eşi/ çocuğu olan davacılar için toplam 60.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK"nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin
zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların eşi/ babası olan yakınlarının ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların ölene olan yakınlıkları nedeniyle duyacakları elemin derinliği, davacıların yakını Yakup"un kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmayışı hususları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
3-Davacı ... için hüküm altına alınan maddi tazminat miktarına göre, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"nin 13/1. maddesi gereği nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hatalı biçimde, eksik maktu vekalet ücretine karar verilmesi de isabetli değildir.
4-Bozma ilamının kapsam ve şekli ile manevi tazminat yönünden hükmün bozulmuş olması nedeniyle, davacılar vekilinin manevi tazminat için belirlenen karşı vekalet ücretlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bu bent kapsamında kalan davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 22/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.