Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklının tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Borçlu vekilinin, kıymet takdiri raporunda taşınmazın borçluya ait ½ payının değerinin 162.609,00 TL olarak tespit edildiği halde alacaklının talebi ile 88.507,50 TL’den satışa çıkarıldığından bahisle ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, aynı gerekçe ile ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut Hatay Asliye 3.Hukuk Mahkemesinin 23/03/2007 tarih ve 2006/247 E. 2007/60 K.sayılı kararı ile, Antakya ili, .......köyü, ..... parsel sayılı taşınmazın borçlu adına kayıtlı ½ payının 02/12/2005 tarihinde kardeşi M... A...’a yapılan satış işleminin iptaline, davacı alacaklıya bu hisse üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verildiği, alacaklının bu karara dayanarak haciz talep ettiği ve icra müdürlüğünce, 449 parsel sayılı taşınmazın ½ payına 22/10/2007 tarihinde haciz konulduğu, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda söz konusu taşınmazın üzerindeki yapı ile birlikte değerinin162.609,00 TL olarak tespit edildiği, yine dosyada mevcut Hatay 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/12/2009 tarih ve 2009/127 E.-382 K.sayılı kararına göre, borçlunun kardeşi M.... A.... tarafından açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında, hacizli taşınmaz üzerindeki binanın M.... A....’a ait olduğu hususunda tarafların anlaştıkları, alacaklı vekilinin de bu karar nedeniyle taşınmaz üzerindeki yapı, diğer hissedar M... A....’a ait olduğundan, binanın satış dışı tutulmak suretiyle taşınmazın satışını talep ettiği, icra müdürlüğünün de, binaya tekabül eden 82.335,00 TL’nin mahsubu ile taşınmazın 88.507,50 TL üzerinden satışa çıkarıldığı, 30/04/2010 tarihli ikinci ihale gününde 37.500,00 TL bedelle alacaklıya satıldığı görülmektedir.
Bu tespitler ışığında, ihaleye konu taşınmaz üzerindeki binanın borçluya ait olmadığı alacaklı tarafından kabul edildiğine göre, borçluya ait ½ hissenin, bina değerinin mahsubu ile satışa çıkarılmasında yasaya uymayan bir yön yoktur. Kaldı ki, satış ilanı 11/03/2010 tarihinde tebliğ edildiği halde değere ilişkin şikayet yoluna da başvurulmamıştır. Mahkemece, bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir. Ancak;
İİK.nun 106.maddesinde, “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 110.maddesinde ise, “bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar.”hükmü yer almaktadır.
Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise, reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, bu hususun kamu düzeninden oluşu nedeniyle süresiz şikayete tabidir. Satış isteme geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekir.(Baki Kuru, İcra El Kitabı,s.520)
Somut olayda, satışa konu taşınmazın 22/10/2007 tarihinde haczedildiği, alacaklı vekilinin, bu taşınmaza yönelik, İİK.nun 106.maddesinde belirtilen iki yıllık süreden sonra, 18/02/2010 tarihinde satış talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, İİK.nun 110.maddesi gereğince, anılan taşınmaz üzerindeki haczin kalktığı hususu dikkate alınarak, geçerli bir haciz olmaksızın yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekir.
Diğer yandan;
İİK. nun 106–144.maddelerinde paraya çevirme ile ilgili hükümler yer almış, aynı Kanunun 129/2.maddesine göre, artırma bedelinin taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin ikinci ihale gününde satış yapılması halinde en az % 40’ını bulması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılaması zorunlu kılınmıştır. Bu durumda satış bedelinin, tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekte, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Satışı istenen taşınmazın kıymetinin takdiri hakkındaki İ.İ.K.’nun 128.maddesi paraya çevirme başlığını taşıyan III. bölümde bulunmaktadır. Bu nedenle taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerekir.
Somut olayda, taşınmazın ikinci ihale günü satıldığı ve 37.500,00 TL. olan satış bedelinin; 88.507,50 TL. tahmini değerin %40’ı olan 35.403,00 TL.’ye , gazete ilanı için sarf edilen gider olan 2.000,00 TL. nin ve 300,00 TL. kıymet taktiri giderinin eklenmesi halinde oluşan miktarı dahi karşılamadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, paraya çevirme giderlerine satış yolluğu ve tebligat giderlerinin de ilavesi gerekir. Mahkemece, İİK. nun 129/2.maddesi gereğince bu hususun re’sen gözetilmemesi de doğru değildir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, sonuçta ihalenin feshine karar verildiğinden sonucu doğru olan kararın onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının redddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 17.15.TL onama harcının mahsubuna bakiye 1,25 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 25/05/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.