Esas No: 2016/569
Karar No: 2022/857
Karar Tarihi: 16.11.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/569 Esas 2022/857 Karar Sayılı İlamı
T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/569
KARAR NO : 2022/857
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/08/2016
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 15/12/2015 tarihinde sürücü ...sevk ve idaresindeki ...plakalı özel halk otobüsünün olay yerinde indirme bindirme işlemi yaptıktan sonra hareket haline geçip 5-6 metre ilerledikten sonra otobüsün sol ön kısmından sağa geçmek isteyen müvekkili ...'a otobüsün sağ ön kısmı ile çarptığını, çarpma neticesinde müvekkilinin, sağ tarafa düştüğünü ve yere savrulduğunu, sürücünün ilgili kaza hakkında Antalya 20. Asliye Ceza mahkemesinin ...esas sayılı dosyası üzerinden yargılamasının devam ettiğini, dosya kapsamında aldırılan ... tarihli kusur bilirkişi raporuna göre davalı otobüs sürücüsü ...'in asli kusurluğu olduğunu, müvekkili ...'ın olaydan sonra ...Hastanesine gittiğini ve muayene olduğunu, her hangi bir hayati tehlikesi olmadığından bahisle eve gönderildiğini ancak geri dönen müvekkilinin beyin kanaması geçirdiğini, yoğun bakımda kaldığını, bu süre zarfından kendisine kızı ...'ın baktığını, kızının o tarihte ikiz bebeklere hamile olduğunu, hasta annesini özellikle tuvalete götürme dönemlerinde, annesinin kilolu da olduğu düşünüldüğünde, bakım yaparken de ağır kaldırmak durumunda kaldığından bebeklerinden birini kaybettiğini, ...'ın halen bakıma muhtaç olduğunu, kızının ise işe girmeyerek tüm zamanını annesine bakarak geçirdiğini, davalı ...'nın kaza yapan aracın ruhsat sahibi olduğunu, davalı ...şirketinin ZMMS kapsamında sorumluluğu olduğunu beyan ederek ; maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
2.Davalı ...AŞ dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek üzere sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalılar ... ve ...vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ...'ın dava konusu olayla ilgisinin bulunmadığını, taleplerinde illiyet bağı olmadığını, davacılık sıfatının olmadığını, davacı ... yönünden ise, kazanın oluşumunun netleştirilmesi gerektiğini, çelişkili beyanların mevcut olduğunu, kazadan hemen sonra kişinin evine gittiği belli olmakla, daha sonra farklı bir sebeple hastaneye yatıp yatmadığının belirlenmesi gerektiğini, bebek kaybetme iddiasına ilişkin olarak annenin o zaman ki sağlık durumunun, yaş durumunun da dikkate alınmasının gerektiğini, araç sürücüsü ...'in olay yerinden durmadan çekip gittiği ve kazazede ile ilgilenmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4.Dava, haksız fiilden kaynaklı (trafik kazasından) maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir.
5.TBK m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Davada, ispat külfeti davacıdadır.
6.Davalılar ...ve ...vekili, davacı ...'ın davacılık sıfatının olmadığını iddia etmiştir.
7.Bu noktada taraf, dava ve husumet ehliyeti kavramlarının açıklanması ve irdelenmesi gerekir. Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Dava ehliyeti ise HMK'nın 51. maddesinde kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyeti olarak ifade edilmiştir. Dava ehliyeti, TMK'nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukundaki görünümü olup buna göre medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişinin dava ehliyeti bulunmaktadır. Taraf sıfatına bir başka deyişle husumet ehliyetine gelince, bu kavram dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, "aktif husumeti", davalı sıfatı ise "pasif husumeti" karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def'î değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece re'sen nazara alınmasıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemeye göre husumet ya da bir başka deyişle taraf sıfatı dava şartlarından değildir. Dava şartının özelliği tıpkı taraf sıfatı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.
8.Davacı ..., annesinin yaralanması nedeniyle, ona baktığı, çocuğunu düşürdüğü, manevi zarara uğradığı iddiasıyla manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
9.Kavramlar hakkında yapılan bu açıklamalar ışığında dosyaya bakıldığında, nüfus kayıtları da göz önüne alınarak; davacı ...'ın taraf ehliyetinin de dava ehliyetinin de taraf sıfatının da mevcut olduğu mahkememiz kabulündedir. Türk Borçlar Kanunu gereği hak sahipleri manevi tazminat taleplerinde bulunabilirler. Manevi tazminata hak edip etmeme ise durumu yargılama sonunda anlaşılabilecek bir durum olmakla, esasa ilişkin sorundur (Yargıtay HGK, 2017/2-2727 E, 2020/846 K; 2020/(21)10-604 E, 2022/1020 K; Prof. Dr. Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Mart 2020, Cilt-1, s.332-334).
10.Dosyaya dönüldüğünde; Aynı olaya ilgili olarak Antalya 20. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen dosya, iş bu dosya arasına alınmıştır. Ceza davasında, ...'ın katılan, ...'in sanık olduğu, atılı suçun taksirle bir kişiyi yaralamak olduğu, yapılan yargılama sonunda sanığın taksirinin bulunmaması nedeni ile beraat kararı verildiği, verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. CD'nin ...esas, ...karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği (oy çokluğu ile) anlaşılmıştır. Ceza dosyasında alınan ilk raporda özetle; ...'ın asli kusurlu olduğu, yayanın ise tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ceza mahkemesince ATK dan tekrar kusur raporu aldırılmış, ATK tarafından düzenlenen raporda özetle; ...'in kusursuz, ...'ın ise asli kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece ATK raporu esas alınarak hüküm kurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince de oy çokluğu ile bu kabul yerinde bulunmuştur. BAM ilamının karşı oyunda ise özetle; Sanığın olay tarihi olan 15.12.2015 günü saat:15.55 sıralarında sevk ve idaresindeki ...plakalı otobüs ile olay yeri olan otobüs durağında, yolcu indirip bindirme işlemini tamamladıktan sonra sol ve ön tarafını yeterince kontrol etmeden harekete geçtikten kısa bir süre sonra otobüse çok yakın mesafeden, otobüsün ön solundan sağına hızlı adımlarla geçmeye çalışan katılana otobüsün ön sağ ve yan kısımlarıyla çarptığı, kaza sonucunda katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde dosya içerisinde bulunan trafik kazası tespit tutanağı, ... tarihli bilirkişi raporu ve Ticaret Mahkemesi tarafından alınan heyet raporlarında da belirtildiği ve Ankara ATK raporuna da esas alınan tanık ...'in "sanığın otobüse binen yolculara baktığına" dair beyanı ile tüm dosya kapsamı naraza alındığında, sanığın olay sırasında otobüsüne binen yolculara baktığı, otobüse binecek yolcu kalmayınca, yolun sağ kısmında park halindeki araçların yolun bu kısmını da kapattığını göz önünde bulundurmadan, yolun ve aracının sol kısmı ile ön tarafını kontrol etmeden aracını hareket ettirdiği - ki otobüsün sürücü koltuğu diğer araçların aksine yüksekte olup otobüsün ön tarafını görebilecek niteliktedir- bu sırada otobüsün ön tarafından karşıya geçmeye çalışan katılana çarptığı, bu hali ile sanığın 2918 sayılı Yasanın 84 maddesinde yer alan tali kusurlardan aracının hızını, yük ve teknik özelliklerini görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kuralını ihlal etmesi nedeni ile üzerine atılı taksirle bir kişiyi yaralamak suçunu işlemesi nedeni ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
11.Tazminat yargılaması hususunun ceza yargılaması ile ilişkisi de 6098 sayılı "Türk Borçlar Kanunu"nda (m. 74) düzenlenmiştir. Buna göre;
"Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz."
12.Ayrıca; aynı ilke hukuk uygulamasında yenleşmiş olmakla; T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/17-50 esas , 2011/231 karar nolu 27/04/2011 karar tarihli mahkememizce de emsal görülen kararından özetle belirtildiği üzere, ceza mahkemesince verilen beraat kararı , kusur ve derecesi , zarar tutarı, temyiz gücü ve isnat yeterliliği , illiyet gibi esaslar hukuk hakimini bağlamaz.
13.Mahkememizce kazada kusur oranlarının değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmıştır.
14.Ankara ATK Trafik İhtisas Kurumu tarafından düzenlenen ...tarihli kusur raporunda özetle; Sürücü ...'in, yönetimindeki "..." plaka sayılı otobüs ile seyri sırasında geldiği olay yeri otobüs durağında, yolcu indirip bindirme işlemini tamamlayıp harekete geçtikten kısa bir süre sonra, aracına çok yakın mesafeden, ön solundan sağına hızlı adımlarla geçmeye çalışan yaya ...'a, aracının ön sağ ve yan kısımlarıyla çarpması sonucu meydana gelen olayda, tanık yolcu ...'in, 19.01.2017 tarihli Duruşmadaki ifadesi de dikkate alındığında, hatalı herhangi tutum ve davranışı ya da kural ihlali görülmediğinden, sonuçta atfı kabil kusuru olmadığı; yaya ..., olay yeri otobüs durağında yolcu indirip bindirme işlemini tamamlayarak harekete geçen sürücü ...yönetimindeki "..." plaka sayılı otobüsün ön solundan sağına, otobüse çok yakın mesafeden, hızlı adımlarla ilerlemekle, tanık yolcu ...'in,19.01.2017 tarihli Duruşmadaki ifadesinden de anlaşılmakla, sürücü tarafından görünürlüğünü minimum seviyeye indirmiş olup, can güvenliğini ciddi bir şekilde tehlikeye düşürdüğü bu hareketi sonucu söz konusu aracın çarpmasına maruz kaldığı olaydaki; dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışıyla %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
15.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
16.Mahkememizce ceza soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki bilirkişi raporları ile mahkememizce aldırılan Ankara ATK raporundaki tespitler arasında çelişki olduğundan, mahkememizce İstanbul nöbetçi mahkemesine talimat yazılarak çelişkileri giderir rapor düzenlenmesi istenmiştir.
17.İstanbul nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesi aracılığı ile aldırılan ve ...tarafından düzenlenen ... tarihli kusur heyet raporunda özetle; davalılardan ...'nın maliki olduğu, davalı ... şirketi tarafından sigortalanan aracın sürücüsü ...'in %25 oranında, davacının ise %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
18.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Mahkememizce İstanbul talimat mahkemesi aracılığı ile aldırılan heyet raporundaki tespitlere iştirak edilmiş, raporun çelişkileri giderici, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
19.Mahkememizce aşamalarda maluliyete ilişkin rapor düzenlenmesi için İstanbul ATK ile yazışmalar yapılmıştır.
20.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ya da üniversitelerin adli tıp bölüm başkanlıklarının, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği'ne, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği'ne, 01/06/2015 tarihinden sonra Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'e, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik'e uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
21.İstanbul ATK tarafından hazırlanan ... sayılı, ...tarihli raporda özetle; Dava konusu kazadan (15/12/2015 tarihli) sonra yapılan nörolojik muayenesinde nörolojik defisit saptanmadığı ve taburcu edildiği, kişinin 17 ay sonra unutkanlık yakınması ile yapılan tetkiklerinde kazaya sekonder beyin lezyonu izlenmediği cihetle kişideki demansiyel (unutkanlık) semptomlarının kaza ile illiyetinin kurulamadığı, kişinin 15/12/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına yaralanması sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında engellilik oranının % 0 olduğu, kişinin dava konusu yaralanma nedeniyle iyileşme (iş göremezlik / iş ve güçten kalma) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği, sorulduğu üzere dava konusu kaza nedeniyle, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 12. maddesi çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı ancak iyileşme süresi içerisinde 2 (iki) hafta süreyle başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin ne kadar olabileceği hususunun inceleme alanına girmediği belirtilmiştir.
22.ATK raporu taraflara tebliğ edilmiştir ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
23.Aşamalarda mahkememizce dosya tekrar ATK'ya gönderilerek, itirazların değerlendirilmesi, dosyaya kazandırılan tıp belgelerinin dosyaya etkisinin incelenmesi, nörolojik iddiaların irdelenmesi, davacının çelişki iddialarının değerlendirilmesi istenmiştir.
24.İstanbul ATK tarafından hazırlanan ...sayılı, ...tarihli raporda özetle; Dava dosyasının tetkinde Kurulumuzun ...tarih ve ... tarihli müzekkeresinde kişi ait olay tarihli grafilerin DİCOM formatında CD kopyasının istenildiği ancak dosya içerisinde görülemediği, dolayısıyla mevcut tıbbi belgelere göre yapılan değerlendirmede; olay tarihli tıbbi belgelerde beyin parankiminde kişide bünyesel nedenlerle olabilecek değişiklikler tarif edildiği ve nörolojik muayenesinin doğal olduğunun belirtildiği, yine kurulumuzca incelenen 26/05/2018 tarihli kranial MR’da beyin parankiminde bünyesel nedenlerle olabilecek benzer değişiklikler izlendiği cihetle kulunu ...tarih ve ... karar nolu mütalaasına eklenecek ve değiştirilecek bir husus bulunmadığı belirtilmiştir.
25.ATK raporu taraflara tebliğ edilmiştir ve itirazlar/beyanlar alınmıştır. İtirazlar doğrultusunda tekrar tıbbi birimler ile yazışmalar yapılmış olup, gelen belgeler de dikkate alınarak, itirazların değerlendirilmesi için tekrar yazışma yapılmıştır.
26.İstanbul ATK tarafından hazırlanan ...sayılı, ...tarihli raporda özetle; ... ve ...kızı, ...doğumlu, ...’a ait mevcut tıbbi belgelere ve grafilere göre yeniden yapılan değerlendirmede; Kurulumuzun ...tarih ve ...karar nolu mütalaasına eklenecek ve değiştirilecek bir husus bulunmadığı belirtilmiştir.
27.ATK raporu taraflara tebliğ edilmiştir ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
28.Türk Borçlar Kanunu m. 50 gereği; Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Mahkememizce de aşamalarda hak kaybı yaşanmaması adına itirazlar hep karşılanmış ve itirazların yersiz olduğu görülmüştür. Mahkememizce İstanbul ATK tarafından hazırlanan ...sayılı, ...tarihli raporun hükme ve denetime elverişli olduğu kabul edilmiştir. Davacının devam eden itirazları yerinde bulunmamıştır.
29.Mahkememizce davacı tarafa taleplerini netleştirmesi için süre verilmiş, davacılar vekili, 01/07/2022 uyap evrak tarihli dilekçe ile taleplerini netleştirmiştir.
30.Mahkememizce dosya hem doktor bilirkişi hem de aktüerya uzmanlığında bilirkişilik yapan ...'a tevdi edilmiş olup, ... tarihli aktüerya bilirkişi raporunda özetle; davacı ...'ın sürekli iş göremezlik zararının olmadığı, geçici iş göremezlik zararının 847,49 TL olduğu, geçici bakım ihtiyacından doğan zararının ise 159,19 TL olduğu belirtilmiştir.
31.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
32.Davacılar vekili, değer artırımı yapmıştır ve davalılara tebliğ edilmiştir. Belirsiz alacak davasında, dava açılmakla, alacağın tümü için zaman aşımı kesilir. Bu nedenle, dava değeri artırımına karşı zaman aşımı def-i yerinde değildir. ( Pekcanıtez, H.: İşçilik Alacaklarında Belirsiz Alacak Davası, Prof. Dr. Turhan Esener Armağanı, 1. İş Hukuku Uluslarası Kongresi, s. 224).
33.Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
34.Bu hususlar doğrultusunda, aktüerya bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
35.Tüm dosya kapsamı, kabul edilen kusur durumu, aktüerya raporu, kabul edilen maluliyet durumu göz önüne alınarak, davacının sürekli iş göremezlik zarar talebinin reddine, geçici iş göremezlik zarar talebinin ve bakıcı gideri talebinin ise kabulüne karar vermek gerekmiştir.
36.Davacıların manevi tazminat taleplerine bakıldığında; Öncelikle söylemek gerekir ki, ilk aşamalarda mahkememizce tanıklaın dinlenmesine yer olmadığına karar verilmiş ancak sonra dosya ele alındığında, tanıkların taraflar vazgeçmediği sürece dinlenmesi gerektiği, bunun tek istisnasının HMK m. 241 olduğu, bu maddenin uygulanması için de yine de bir kısım tanıkların dinlenmesi gerektiği, manevi tazminat talebi bakımından tanıkların dinlenmesinin mahkemenin takdir hakkına somut olarak etki edeceği kanaatiyle ara karardan dönülerek, tanıklar dinlenmiştir.
37.6098 Sayılı TBK'nun 49. Maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine karşı ve sorumluluk sigortacısına karşı dava açabilir. İşleten ve sürücü zarar görenlere karşı müteselsilen sorumludur. Aynı Kanunun, 56 ıncı maddesi (mülga 818 Sayılı BK un 47 md) uyarınca bedensel zarar gören ve yakınları kendisine uygun bir paranın manevi tazminat olarak ödenmesini isteyebilir.
38.Mahkememizce aşamalarda, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları yaptırılmıştır.
39.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09.04.1982 gün ve E:1981/4-56, K:1982/348 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve kaynağını Anayasa’dan alan; yani Anayasa’nın teminatı altında bulunan mutlak bir haktır. Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(EREN, Fikret., Borçlar Hukuku-genel hükümler-, 8. Bası, Ekim 2003, s. 745, KILIÇOĞLU,Ahmet, Borçlar Hukuku, Ankara 2004, s. 311, ERTAŞ, Şeref., Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği ve Miktarının Tespiti, Postacıoğlu'na Armağan, Ankara 1990, s. 83 vd.)Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir(KILIÇOĞLU,Mustafa, Tazminat Hukuku,3. Baskı, Şubat 2010, s.1031.,HATEMİ, Hüseyin, Sözleşme Dışı Sorumluluk, C.II,İstanbul 1993, s.102) Manevi tazimnata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler ışık tutmaktadır.
40.Somut olayda, gerçekleşen haksız fiil/trafik kazası nedeni ile davacıların manevi zarara uğramaları mutlaktır. Tarafların sosyal ekonomik durumları, olaydaki sürücü kusurları, olayın oluşu, davacı ...yönünden maluliyet durumu, davacı ...yönünden çocuk düşürme iddiası/vakıası ile kaza arasında illiyet bağı kabule göre ispatlanamasa da kazadan dolayı, annesine bakmasının, ilgilenmesinin ispatlanması, bu nev-i yakın ilişki nedeniyle manevi zarara uğramasının kesin olması, dava dilekçesindeki talep miktarı, yaş durumları, 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler göz önünde tutarak, hükümde belirtildiği şekilde manevi tazminatlara hükmetmek, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
41.Davacılar vekili, kaza tarihinden itibaren faiz talebinden bulunmuştur. Dosyaya baktığımızda; davanın trafik kazasına dayandığı anlaşılmaktadır ve genel kural olarak Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir ifade ile haksız fiillerde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı ge-rektirmez. Bu durumda, davacı tarafın sigorta şirketi haricinde talep ettiği tazminata, talep var ise talep ettiği gibi kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir(Yargıtay 17. HD., 2008/2484 E., 2008/4216 K., Yargıtay 11. HD., 25.1.2007 tarih, 2005/14182E.,2007/809 K.)Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında, olay tarihinden faiz yürütülmelidir(fur semper in moro). Dava, sigorta şirketine karşı da açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Dava tarihi, 10/08/2016'dır ve KTK daki başvuru zorunluluğunu öngören kanun değişikliğinin tarihi 14/4/2016'dır. Başvuru şartı iş bu dava için de geçerlidir. Dosya arasında başvuruya ilişkin belgeler sunulmuştur. Bu nedenle, sigorta şirketi yönünden kaza tarihi değil, hesaplanan (başvurunun 8 iş günü sonrası) tarih esas alınmıştır. Davalı gerçek kişiler için ise kaza tarihi dikkate alınmıştır.
42.Son olarak üst yargı denetimine elverişlilik açısından, yargılama giderleri hakkında da kısa bir açıklama yapmak gerekmektedir. Genel kural olarak, kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Dosyada adli yardım kararı vardır. Başlangıçta verilen adli yardım kararının kaldırılmasına gerek görülmemiştir. HMK m. 339/1 ilk cümle gereği; Adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunur. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD nin, 2019/555 esas, 2020/91 karar sayılı güncel emsal ilamında da belirtildiği üzere; Davacılar maddi ve manevi tazminat isteklerini birlikte ileri sürmüşlerdir. Niteliği icabı "sadece maddi tazminata özgü" olan gider dışındaki tüm giderler ortaktır. Sadece maddi tazminata özgü yargılama gideri ise "hesap raporu" alınması için sarf edilen giderdir. Yine, Yargıtay 17. HD'nin 2016/18332 esas, 2019/7698 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; maddi tazminat yönünden her bir davacı yönünden reddedilen kısım üzerinden ayrı ayrı, kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Davacılar için de ayrı ayrı davalar olduğu göz önünde tutulmalıdır. Bu hususlar mahkememizce göz önüne alınmıştır.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davacı ...'ın sürekli iş göremezlik zarar talebinin REDDİNE,
2-Davacı ...'ın geçici iş göremezlik zarar talebinin KABULÜ İLE, 847,49 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı ...şirketi yönünden 04.08.2016 tarihinden davalılar ...ve ...yönünden 15.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı ...'a VERİLMESİNE, Sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmasına,
3-Davacı ...'ın bakıcı gideri talebinin KABULÜ İLE, 159,19 TL bakıcı gideri tazminatının davalı ...şirketi yönünden 04.08.2016 tarihinden davalılar ...ve ...yönünden 15.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı ...'a VERİLMESİNE, Sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmasına,
4-Davacı ...'ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE, 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ...ve ...'dan kaza tarihi olan 15.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacı ...'a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
5-Davacı ...'ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ...ve ...'dan kaza tarihi olan 15.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacı ...'a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
6-Adli yardımlı olarak dosya görüldüğünde; alınması gerekli olan 29,20 ₺ (TL) başvurma harcı ve 478,62 ₺ (TL) karar harcı toplamı 507,82 ₺ (TL)'nin (harçların bölünmezliği ilkesi de düşünülerek) davalılardan müteselsilen alınarak (davalı ...şirketinin, sadece maddi tazminat talebinde hasım olması nedeniyle, 97,96 ₺ (TL)'sinden sınırlı sorumlu olması kaydıyla) hazineye gelir kaydına,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- "harç tahsil müzekkeresi" yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
8-Her ne kadar adli yardım kararı olsa da aşamalarda bir kısım giderlerin davacılarca karşılandığı uyap sisteminden yapılan kontrolde anlaşılmakla; uyaptan yapılan kontrolde yapıldığı anlaşılan posta tebligat gideri 110,00 ₺ (TL)'nin davalılardan haklılık oranı ve sigorta şirketinin sorumluluğu niteliği dikkate alınarak; 109,00 ₺ (TL)'sinin, davalılardan müteselsilen (davalı ...şirketine karşı açılan davanın kabul oranı daha yüksek oranda olmakla davalılar ...ve ...'nın 16,00 ₺ (TL)'sinden sınırlı sorumlu olmaları kaydıyla) alınarak davacılara verilmesine, davalı ...şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
9-Dosyada maddi tazminata özgü olarak yapılan ve suç üstünden karşılanan aktüerya rapor bedeli 1.750,00 ₺ (TL)'nin haklılık durumu gereği 1.735,00 ₺ (TL)'nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, bakiye 15,00 ₺ (TL)'nin davacılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, davacılar lehine HMK m. 339/2 hükmünün davacılar lehine uygulanmasına yer olmadığına, davalı ...şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
10-Dosyada maddi ve manevi tazminata yönelik ortak yapılan ve suç üstü yapılan 14 tebligat gideri, posta gideri, ATK gideri toplamı 2.324,00 ₺ (TL)'nin haklılık durumu gereği; 2.300,00 ₺ (TL)'nin (davalı ...şirketine karşı açılan davanın kabul oranı daha yüksek oranda olmakla davalılar ...ve ...'nın 355,00 ₺ (TL)'sinden sınırlı sorumlu olmaları kaydıyla) davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, bakiye 24,00 ₺ (TL)'nin davacılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, davacılar lehine HMK m. 339/2 hükmünün davacılar lehine uygulanmasına yer olmadığına, davalı ...şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
11-Davacı ...maddi tazminat talebi bakımından kendilerini vekili ile temsil ettirdiklerinden; 1.006,68 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, davalı ...şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmasına,
12-Davalılar, davacı ...'ın maddi tazminat talebi yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden; 1,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacı ...'dan alınarak davalılara verilmesine,
13-Davacı ... kendisini manevi tazminat talebi bakımından vekil ile temsil ettirdiğinden; 4.000,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalılar ... ve ...'dan müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine,
14-Davalılar ... ve ..., davacı ...'ın manevi tazminat talebi yönünden kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden; 4.000,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacı ...'dan alınarak davalılar ... ve ...'ya verilmesine,
15-Davacı ... kendisini manevi tazminat talebi bakımından vekil ile temsil ettirdiğinden; 2.000,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davalılar ... ve ...'dan müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine,
16-Davalılar ... ve ..., davacı ...'ın manevi tazminat talebi yönünden kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden; 4.000,00 ₺ (TL) vekalet ücretinin davacı ...'dan alınarak davalılar ... ve ...'ya verilmesine,
17-Davacı tarafça, her ne kadar adli yardım kararı var ise de aşamalarda bir miktar gider avansı yatırıldığı anlaşılmakla varsa yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
18-Yargılamanın son aşamasında, dosya adli yardımlı olmasına rağmen davacılar vekilince yatırıldığı anlaşılan 5,00 TL tamamlama harcının, yukarıdaki hüküm fıkralarında harca ilişkin karar verildiğinden, istek halinde davacılara iadesine,
Dair, davacılar vekili ...ile davalı gerçek kişiler vekili ...'ın yüzüne karşı verilen maddi tazminat kararı KESİN, manevi tazminat kararı ise gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2022
Katip...
¸e-imzalıdır
Hakim...
¸e-imzalıdır
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.