19. Hukuk Dairesi 2014/19726 E. , 2015/8618 K.
"İçtihat Metni"ESAS NO
KARAR NO :
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
ESAS NO :
KARAR NO : Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ :
TARİHİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin ...."ne ait hisselerini devrettikten sonra 26/01/2010 tarihinden itibaren şirketle hiçbir ilişkisinin kalmadığını, müvekkilinin davalı banka ile birlikte tüm bankalara ortağı olduğu şirketle ilişkisi kalmadığını belirten ve bu şirkete olan şahsi kefaletinin sonlandırılması isteğini içeren ihtarnameler çektiğini, ancak davalı bankanın hukuka aykırı olarak kefaleti sonlandırmadığı gibi Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4721 esas sayılı dosyası ile 14/09/2009 tanzim tarihli 45.500,00 TL bedelli bonodan bakiye kalan 11.843,50 TL tutarındaki alacak için icra takibi yaptığını, takibin dayanağının dava dışı şirketin, davalı bankadaki cari hesabından kalan ve müvekkilinin kefaletinin sona erdirilmesi gerektiği ihtarından sonra olan cari hesap bakiyesi olduğunu belirterek, müvekkilinin davalı bankaya borcunun olmadığının tespitine, davalı aleyhine % 40 kötüniyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibe konu edilen 45.000,00 TL bedelli senedin, keşideci dava dışı firma ve dava dışı diğer kefil Efrayim Özkan ile birlikte davacı tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla, dava dışı borçlu firmaya kullandırılan kredi borçlarının tediyesi için tanzim ve imza edildiğini, davacının şahsen müvekkili banka ile müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesinin 36. maddesi ile kefaletten kurtulma hakkından peşinen vazgeçmiş bulunduğunu savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dava dışı şirkete kullandırılan kredi sözleşmesinde ve sözleşme ile aynı tarihte imzalanan takip konusu bonoda davacının müşterek ve müteselsil borçlu/kefil olarak imzasının bulunduğu, davacı vekilinin takip konusu senedin boş olarak imzalandığını iddia ettiği, ancak anlaşmaya aykırı doldurulduğuna ilişkin yazılı bir belge olmadığını beyan ettiği, bononun düzenlenme tarihi ile kredi sözleşmesinin aynı tarihi taşıması nedeniyle ve yanlar arasında bono düzenlenmesini gerektirir başka bir ilişki bulunduğu da iddia edilmediğinden davacı vekilinin bu beyanının yerinde görülmediği, kredi sözleşmesindeki kefaletin şirket ortağı sıfatıyla olmayıp şahsi kefalet olması nedeniyle, davacının şirket ortaklığından ayrılmasının bu kredi sözleşmesinden dolayı borç kapanmadığı sürece sonuca etkili olmadığı, borcun hisse devrinden sonra yeni açılmış bir krediden doğmasının da söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalı vekilinin tazminat talebinin reddine dair verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.