Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4923
Karar No: 2015/6215
Karar Tarihi: 01.10.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/4923 Esas 2015/6215 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/4923 E.  ,  2015/6215 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 09/04/2015
    NUMARASI : 2010/1715-2015/427

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkilinin 2008 yılında davalı kooperatiften ayrıldığını, kooperatifin 14.02.2009 tarihli genel kurul toplantısında, 2008 yılında kooperatiften ayrılan üyelere kooperatife yapmış oldukları ödemelerinin 2009 Temmuz ayından itibaren 30 ayda ödenmesinin karara bağlandığını, ödeme yapılmaması nedeniyle Denizli 5. İcra Müdürlüğü"nün 2010/7350 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının 11.08.2010 takip tarihi itibariyle 5.150,00 TL borcu olduğu halde takibe kooperatifin itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin 5.150,00 TL üzerinden devamına, % 40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının 2008 yılında davalı kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, kooperatif üyeliğinden ayrılan pek çok kişinin paralarının peşin ödenmesi durumunda kooperatifin acze düşeceğini, bu durumun Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/1368 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucu hazırlanan bilirkişi raporu ile tespiti üzerine ödemelerin 2009 Temmuz ayından itibaren 30 eşit taksitle yapılması için genel kurul kararı alındığını, durumun çıkan üyelere bildirildiğini, hesap numarası açmaları istendiğini, davacının hesap numarası vermediğini, ödemelerin posta havalesi yolu ile yapıldığını, PTT"ye yapılan ödemelerin çekilmediğini, davacının daha sonra hesap açtırdığını, dava tarihine kadar 12.150,00 TL ödeme yapıldığını, kooperatifin davacıya borcunun olmadığını savunarak, davanın reddini ve % 40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı kooperatifin üyesi olan davacının Temmuz 2008 ayında verdiği dilekçe ile üyelikten ayrılmak istediği, yönetim kurulunun 05.07.2008 tarihli kararı ile davacının ortaklıktan ayrılmasına ve yatırmış olduğu 20.260,00 TL"nin ödeme planına bağlandıktan sonra ödenmesine karar verildiği, 14.02.2009 tarihli kooperatif olağan genel kurul toplantısında 2008 yılında üyelikten çıkan üyelerin yatırmış olduğu miktarların 2009 yılı Temmuz ayından başlamak üzere 30 ayda ödenmesi için yönetim kuruluna yetki verildiği, 20.260,00 TL"nin 30 ayda ödenmesi öngörüldüğü, takip tarihine kadar kooperatifçe davacı E.. Ç.."in hesabına bir miktar para yattığı, davacının takip tarihi olan 11.08.2010 tarihi itibariyle 6.333,83 TL asıl alacak, 14,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.347,89 TL alacaklı bulunduğu, davacının dava dilekçesindeki talebinin 5.151,00 TL olduğu, davalı kooperatif tarafından gerek takip tarihinden sonra, gerekse dava sırasında davacıya haricen ödemeler yapıldığı, yapılan ödemelerin icra dosyasına beyan edilmediği, tüm ödemelerin yasal faizleriyle birlikte icra dosyasına beyan edilerek icra müdürlüğünce infaz sırasında nazara alınmasının doğru olacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 5.150,00 TL üzerinden itirazın iptaline, davadan önce ve sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğüne beyan edilmek suretiyle gerekli yasal harçları ödenerek infaz sırasında icra müdürlüğünce değerlendirilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, davacının çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
    Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
    Yasal dayanağını İİK"nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
    Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir.
    Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme savunmasının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
    Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur.
    İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.
    İtirazın iptali davasına özgü bir sonuç olan icra inkâr tazminatı, salt borca haksız şekilde itiraz edilmiş olmasının bir sonucu olduğundan ve borca haksız şekilde itiraz edilmesini önleme amacını taşıdığından, sonradan borcun kısmen veya tamamen ödenmiş olmasının, borçluyu bu tazminatı ödemekten kurtarmaması gerektiği düşünülebilir. Ne var ki, icra inkar tazminatı, niteliği gereği, ancak itirazın iptali davası sonucunda davanın tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak, hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminattır. Bu nedenle, takibe konu borcun tamamen ödenmiş olması halinde alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, açtığı dava bu gerekçeyle reddedileceği; böylesi bir davanın kısmen de olsa kabulü söz konusu olamayacağı için, icra inkar tazminatına da hükmedilemeyecektir. Bunun gibi, itirazdan sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar gözönüne alınmaksızın, borca itirazın tümüyle iptali istemiyle açılan dava, ödenen kısım yönünden reddedileceği için, bu kısım için de yine icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. O halde, alacaklının icra inkâr tazminatı isteme hakkının, borçlu tarafından borca tamamen veya kısmen itiraz edildiği anda, itiraza konu borç miktarı yönünden kendiliğinden doğan bir hak olduğu söylenemez. Tekrar vurgulanmalıdır ki, alacaklı yararına bu tazminata hükmedilebilmesi için, mutlaka, açılıp kısmen de olsa kabul ile sonuçlanmış bir itirazın iptali davası bulunmalıdır. Eş söyleyişle bu tazminat, kendiliğinden doğmaz, bir mahkeme hükmüne ihtiyaç gösterir. O halde, itirazdan sonra ve davadan önce yapılan ödemeler düşülmek suretiyle itirazın iptali davası açılması durumunda, alacaklının ödenen kısım yönünden icra inkâr tazminatı isteme hakkının ortadan kalkacağı gibi bir gerekçeye dayanılarak, davadan önceki ödemelerin müddeabbihten düşülmemesi gerektiği ileri sürülemez.
    Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.11.2003 gün ve 19-589 E, 645 K; 30.03.2005 tarih ve 19-200 E., 210 K; 19.10.2011 gün ve 19-532 E, 640 K; Dairemizin 20.09.2013 tarih ve 3608 E., 5586 K; 23.01.2014 tarih ve 2013/7155 E., 2014/387 K; 06.05.2015 tarih ve 2014/3925 E., 2015/3364 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Davadan sonra kısmen ödeme yapılması halinde, dava tarihi itibariyle ödenmeyen kısım yönünden davanın kabulü ile bu kısmi ödemelerin icra aşamasında nazara alınmasına, tamamının davadan sonra ödenmesi halinde davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
    Somut olayda, en son alınan 23.03.2015 tarihli bilirkişi ek raporunda, takip ile dava arasında yapılan ödemeler nazara alındığında, dava tarihi itibariyle davalının 281.22 TL asıl alacak borcu kaldığı, davadan sonra yapılan ödemeler nazara alındığında borcu kalmadığı görüşü bildirilmiş ise de, mahkemece bu görüşün takip tarihi itibariyle bildirilen kısmına itibar edilmiş, dava kabul edilmiş ve takip ile dava arasında haricen yapılan ödemelerin icrada nazara alınmasına karar verilmiştir. İcra inkâr tazminatına hükmedilmemiş olup, davacı kararı temyiz etmediğinden bu husus davalı yararına kesinleşmiştir.
    Mahkemece, davalı icra takibinden sonra fakat, davadan önce borcun bir kısmını ödemiş, bir kısmını ödememiş ise, haricen yaptığı kısmi ödemeler icra dosyasına intikal etmemiş olsa dahi mahkemece nazara alınması ve dava tarihine kadar ödenen kısma ilişkin hukuki yarara yönelik dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın bu kısmının usulden reddine karar verilmesi, dava tarihine kadar ödenmeyen kısım yönünden davanın kabulüne, takip ile dava tarihi arasında hiç ödeme yapılmamışsa, ödenmeyen borç kadar davanın kabulüne, davadan sonra kısmi ödeme yapılmış ise icra aşamasında nazara alınmasına, tamamının davadan sonra ödenmesi halinde davanın konusu kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken, takip tarihi itibariyle belirlendiği anlaşılan tutar üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin yargılama giderlerine ve vekalet ücretine ilişkin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi