4. Ceza Dairesi 2020/24324 E. , 2020/20457 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Silahla tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen, 05/06/2012 gün ve 2011/11 esas 2012/573 karar sayılı hükmün sanık ... tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 10/11/2014 gün ve 2014/19866 esas, 2014/32450 sayılı kararıyla;
"Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık ..."un tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
2-Tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
a-TCK"nın 53/1-(c) maddesinin yer alan hak yoksunluğunun süresi ve kapsamı açısından anılan Kanun maddesinin 3. fıkrası hükmünün gözetilmemesi,
b-Tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyetin, kesin nitelikteki adli para cezasından ibaret olması, karşısında, sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ..."un temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, TCK"nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun “sanığın kendi altsoyu üzerindekilerle sınırlı olmak üzere koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması”, “tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kısımların hükümden çıkarılması” biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 10/11/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi." şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 08.10.2020 gün ve 2019/93150 sayılı yazısı ile;
"İTİRAZ EDİLEN KARAR: Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nin 10/11/2014 gün, 2014/19866 Esas ve 2014/32450 sayılı kararı,
İTİRAZ EDEN: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı,
KONUNUN TAKDİMİ: Sanık ... hakkında silahla tehdit suçundan, Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/06/2012 tarih, 2011/11 Esas ve 2012/573 sayılı kararı ile TCK"nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına karar verilmiştir. Hükme yönelik sanık ..."un temyiz başvurusu üzerine,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan incelemede, aynı yargı çevresi içinde başka suçtan cezaevinde hükümlü bulunan sanığın 21/02/2012 havale tarihli dilekçe ile duruşmalarda hazır bulunma talebine karşın yargılamaya devamla mahkumiyet kararı verilerek savunma hakkının kısıtlanması,
5237 sayılı TCK"nın 53/1-c maddesinde yer alan hak yoksunluğunun süresi ve kapsamı açısından, anılan Kanun maddesinin 3. fıkrası hükmünün gözetilmemesi,
Tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyetin, kesin nitelikteki adli para cezasından ibaret olması karşısında, sanık hakkında TCK"nun 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi nedeniyle hükmün BOZULMASI istemiyle 21/04/2014 tarihli tebliğname düzenlenmiştir.
Dairenizce; Tehdit suçu yönünden;
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanılmadığı, ancak;
a)TCK"nın 53/1-c maddesinde yer alan hak yoksunluğunun süresi ve kapsamı açısından, anılan Kanun maddesinin 3. fıkrası hükmünün gözetilmemesi,
b)Tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyetin, kesin nitelikteki adli para cezasından ibaret olması karşısında, sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ..."un temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, TCK"nın 53/1-c maddesinde yer alan hak yoksunluğunun "sanığın kendi alt soyu üzerindekilerle sınırlı olmak üzere koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması", "tekerrür hükümlerinin uygulanmasına" ilişkin kısımların hükümden çıkartılması biçiminde DÜZELTİLMEK SURETİYLE ONANMASINA oybirliği ile karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENİ: İtiraza konu uyuşmazlık, vareste talebi bulunmadığı gibi, 21/02/2012 havale tarihli dilekçe ile duruşmalarda hazır bulunma talebinde bulunan ve hüküm tarihinde aynı yer yargı çevresi içinde başka suçtan hükümlü olarak bulunan sanığın, duruşmaya getirilmeden karar verilmesi suretiyle, CMK"nun 196. maddesi uyarınca sanığın savunma hakkının ihlal edilip edilmediğine ilişkindir.
Sanık ..."un, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na sunulmak üzere, bulunduğu ceza ve infaz kurumundan Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderdiği 19/02/2020 tarihli dilekçede özetle; Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/11 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan duruşmalara katılma talebini içeren dilekçesine rağmen, yokluğunda karar verilerek, CMK"nun 193 ve 196. maddelerine muhalefet edildiğinden bahisle itiraz mahiyetinde talepte bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"mızca yapılan incelemede,
Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/11 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen ceza davası nedeniyle, 16/03/2011 tarihli oturumda savunmasının alındığı, sanığın duruşmalardan vareste tutulma talebinin bulunmadığı gibi, Nazilli Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu ve Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye sunduğu, 21/02/2012 havale tarihli dilekçede "4. Asliye Ceza Mahkemesi"ndeki duruşmalarıma asli olarak katılmak istiyorum, vareste tutulmak istiyorum, burada herhangi bir tutukluluğum kalmadı, mahkemenizde hazır bulunmak istiyorum" şeklindeki talebi ile ve dilekçenin bütünü dikkate alındığında "vareste" teriminin hukuki tanımını bilmediği değerlendirilerek, karar oturumunda mahkeme huzurunda olmak, hazır bulunmak istediğini belirtmiş olmasına ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden yapılan incelemede, mahkumiyet hükmünün kurulduğu 05/06/2012 tarihinde sanığın Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda bulunmasına rağmen, kararın yokluğunda verildiği anlaşılmıştır.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK"nın "sanığın duruşmada hazır bulunmaması" başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; "Kanunun ayrık tuttuğu haller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir." hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; "Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir." yine 5271 sayılı CMK"nın 194, 195, 200 ve 204. maddelerinde de sanığın yokluğunda duruşma yapılabilecek haller gösterilmiştir.
İtiraza konu "sanığın duruşmadan bağışık tutulması" başlıklı 196. maddesi ise;
(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir."
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet Savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet Savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3)Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4)Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı halinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5)Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6)Yurt dışında bulunan sanığın...... hangi yöntemle sorgusunun yapılabileceği veya duruşmalara katılacağı düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafiinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6/3-c maddesinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiç bir insiyatifinin olmadığının kabulü halinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.
Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin 12 şubat 1985 tarhli Colozza ve Rubinat/İtalya kararında, sözleşmeyle garanti altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup, buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında itiraz konusu değerlendirildiğinde;
Yokluğunda kısa kararın açıklandığı 05/06/2012 tarihinde, aynı yargı çevresi içinde, Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda, başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, mahkeme huzurundaki 16/03/2011 tarihli oturumdaki savunması sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanık ..."un, hükmün açıklandığı 05/06/2012 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp, yokluğunda yargılama yapılarak mahkumiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması olarak değerlendirilmiştir.
SONUÇ ve TALEP: Yukarıda açıklanan nedenlerle, itirazımızın kabulü ile Yüksek Dairenizin 10/11/2014 gün, 2014/19866 Esas ve 2014/32450 sayılı kararının usule aykırılık nedeniyle kaldırılması, itirazımız yerinde görülmezse itiraz konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesi, İtirazen arz ve talep olunur.
Şeklindeki istemde bulunulması üzerine, dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI,
Başka suçtan, Eskişehir H. Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğu anlaşılan sanık ..."un, hükmün açıklandığı 05/06/2012 tarihli son oturumda duruşmada hazır bulundurulması sağlanıp yüzüne karşı karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkumiyetine ilişkin karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK"nın 193 ve 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığına ilişkindir.
KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçesi yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 10/11/2014 gün ve 2014/19866 esas, 2014/32450 karar sayılı ve sanık ... hakkında silahla tehdit suçundan kurulan hükmün KALDIRILMASINA,
Sanık ... hakkında silahla suçundan kurulan, Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/06/2012 gün ve 2011/11 esas, 2012/573 karar sayılı hükmünün yeniden incelenmesi neticesinde:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
UYAP kayıtlarına göre, mahkumiyet kararının verildiği 05/06/2012 tarihinde Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda, başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılan ve duruşmadan bağışık tutulma isteği bulunmayan sanığın, son duruşmaya katılması sağlanmadan yokluğunda mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK"nın 193 ve 196. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."un temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, bozma kararının içeriği gözetildiğinde, bu hükmün İNFAZININ DURDURULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.