8. Ceza Dairesi 2019/13448 E. , 2020/9248 K.
"İçtihat Metni"
İftira suçundan sanık ...’nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 267/1, 43/1-2, ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/10/2017 tarihli ve 2017/286 esas, 2017/592 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2019 tarihli ve 2019/248 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şekli olarak değil, hem maddi olay, hem de hukuki yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alınarak yapılan değerlendirmede;
Dosya kapsamına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 193/1. maddesinde yer alan “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.”, aynı Kanun’un 196/1. maddesinde yer alan “Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.” ve 196/5. maddesinde yer alan “Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, sanığın yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışında olması nedeniyle savunmasının İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesince istinabe suretiyle alındığı, savunmasında yargılamasının yapıldığı asıl Mahkemesinde duruşmalara katılmak istediğini belirtmesine rağmen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 193/1 ve 196/5. maddelerine aykırı olarak, vareste tutulma talebi olmaksızın ve bu hususta mahkeme tarafından da bir karar verilmeksizin, sanığın duruşmada hazır edilmeyerek yokluğunda yargılamaya devam edilip, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 14.05.2019 gün ve 2019/5295 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay CumhuriyetBaşsavcılığının 24.05.2019 gün ve KYB/2019-55577 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hazır bulunmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK.nun "sanığın duruşmada hazır bulunmaması" başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; "Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir" hükmünü amir olup, bu kuralın istisnaları aynı maddenin ikinci fıkrasında; "Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir",
194. maddesinin ikinci fıkrasında; "Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse dava yokluğunda bitirilebilir",
195. maddesinde; "Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır",şeklinde gösterilmiştir.
Aynı kanunun uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan "sanığın duruşmadan bağışık tutulması" başlıklı 196. maddesi ise;
"1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet Savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir" biçiminde düzenlenmiştir.
Ceza Genel Kurulu"nun 12.11.2013 tarih ve 1441-451 sayılı kararında belirtildiği üzere, “maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın ya da bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafiinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan vareste tutulabileceği kabul edilmiş, beşinci fıkrasında ise hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, daha önce sorgusu yapılmış olmak şartıyla hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesi hususunda mahkemece bir karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Maddenin her iki fıkrasında da sanığın sorgusunun yapılmış olması hali duruşmadan vareste tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren suçtan yargılanmakta olan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece yapılması zorunludur.
Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulmasına karşın duruşmadan vareste tutulmak istemediğini belirten sanığın istinabe yoluyla alınan ifadesiyle yetinilmesi, savunma hakkının sınırlandırılması sonucunu doğuracağından mutlak bozma nedenidir.
CMK"nun 196. maddesinin ikinci fıkrasının açık düzenlemesinden anlaşıldığı üzere, kanun koyucu, sorgunun yapılmasında sanıkların tutuklu olup olmadığı konusunda herhangi bir ayırıma yer vermeyerek, yalnızca sanığın yargılandığı suç için kanunda öngörülen cezanın alt sınırını esas alan ilkeyi benimsemiştir.
Sanığın duruşmada hazır bulunması, yükümlülük yönü bulunmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birisini de teşkil etmektedir. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatımıza dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Adil Yargılanma Hakkı" başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde; sanığın en azından kendi kendisini savunmak hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır olma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.”
İnceleme konusu somut olayda; sanığın talimat duruşmasında “ duruşmalara esas mahkemesinde katılmak isterim bunun için duruşma tarihinin tarafıma tebliğ edilmesini isterim” şeklindeki sözlerinin savunmasını yapmış olarak kabul edilemeyeceği, yukarıda gösterilen yasal mevzuat ve Ceza Genel Kurulu kararı gereği esas mahkemesince sanığın duruşmada hazır edilerek savunması alınması gerekirken, mahkemece sanık hakkında savunması alınmaksızın mahkumiyet kararı verilmesi karşısında, merci tarafından itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 06.02.2019 gün, 2019/248 değişik
iş sayılı kararının CMK.nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.