21. Hukuk Dairesi 2015/984 E. , 2015/9827 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 01.12.1989 – 20.10.1993 tarihleri arasında Aralık, Ocak ve Şubat ayları hariç çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacı vekili tarafından, 01.04.1993 tarihindeki işe giriş bildirgesi altındaki imzanın davacıya ait olduğunun beyan edilmesi, davacının çıkışının bildirildiği 25.06.1989 ile 01.04.1993 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istem hakkında hak düşürücü sürenin dolmuş olması, davacının talep ettiği 01.04.1993 – 21.10.19993 dönemine ilişkin talep yönünden ise hizmet cetveline göre çalışma süresinin eksiksiz bildirilmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; eksvatör operatörü olarak çalıştığını beyan eden davacının davalı işyerinde 01.06.1989 – 25.06.1989 ve 01.04.1993 – 21.10.1993 tarihleri arasında geçen çalışmalarının davalı Kurum"a bildirildiği, davacının delil olarak sunduğu “ Asker Bonservisi ” nde; davacının 01.12.1989 – 20.10.1993 tarihleri arasında çalıştığının, kendi isteği ile işten ayrıldığının yazmakta olduğu ve bu belgenin davalı şirketin kaşesi basılarak imzalandığı, bordro tanıkları tarafından davacının 1989 – 1993 yılları arasında aralıksız olarak çalıştığının beyan edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10.maddesine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum"ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum"a vermesi gerektiği Kanun"un 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİ Yön.Madde16), dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİ Yön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİ. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum"a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Somut olayda; davacının 01.06.1989 – 25.06.1989 ve 01.04.1993 – 21.10.1993 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalı Kurum"a bildirilmiş olması, davalı şirketin kaşesi basılarak imzalanan “Asker Bonservisi”nde; davacının 01.12.1989 – 20.10.1993 tarihleri arasında çalıştığının belirtilmiş olması ve bordro tanıklarının davacının talep ettiği dönemde kesintisiz çalıştığını beyan etmeleri karşısında; davacının çalışmalarının aralıksız olduğu anlaşılmasına rağmen, talep de dikkate alınarak, işin niteliği gereği çalışılmayan Aralık, Ocak, Şubat ayları dışındaki süre yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeler ile reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.