23. Hukuk Dairesi 2014/8581 E. , 2015/6203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2014
NUMARASI : 2013/79-2014/345
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tazminat, tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı arsa sahibi vekili, müvekkili ile davalı arasında 13.10.2003 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince 16 ayda imal edilerek teslim edilmesi gereken inşaatın süresinde teslim edilmediğini, davacı hissesine düşen bağımsız bölümler ile ortak alanlarda eksik ve ayıplı imalat yapıldığını, davacı hissesine düşen 4 adet bağımsız bölüm yönünden geç teslim halinde her bir bağımsız bölüm için 500,00 Euro cezai şartın kararlaştırıldığını, davalıya iskan ruhsatı ile verilecek bağımsız bölüm dışında tüm bağımsız bölümlerin tapusunun devredildiğini ileri sürerek, anılan sözleşmenin feshine, 54.330,00 TL tazminat ve her bir daire için aylık 500,00 Euro cezai şartın tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, asıl davaya ilişkin verilen ilk karar sonrasında, bağımsız bölümlerin teslim tarihi olan 13.04.2005 tarihinden itibaren alacağa yasal faiz yürütülmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı yüklenici vekili, müvekkili ile davalı arasında 13.10.2003 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme uyarınca tüm edimlerine yerine getirmesine rağmen, müvekkiline isabet eden 9 numaralı bağımsız bölüm tapusunun verilmediğini ileri sürerek, anılan bağımsız bölüm tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl dava bakımından; taraflar arasındaki sözleşmenin ileriye etkili feshine, 10.142,85 TL tazminata ve 2.000,00 Euro cezai şartın tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 20.12.2012 tarih ve 2012/5146 E., 7545 K. sayılı ilamıyla, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilerek, davalı yararına bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, asıl dava bakımından; asıl davaya ilişkin karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, yine asıl davada verilen eksik ve ayıplı imalata ilişkin karar kesinleştiğinden davacının alacağını tahsil etme imkanına sahip olduğu, inşaatın % 97 oranında tamamlandığı ve birleşen davada davacı yüklenicinin talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, temyiz edenin sıfatına ve bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacak olmasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya ilişkin tüm, birleşen davaya ilişkin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)6098 sayılı TBK"nın 97. maddesine göre, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını talep eden kimse sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça kendi borcunu ifa etmediği sürece karşı taraftan edimin ifasını isteyemez.
Somut olayda, birleşen dava ile davacı yüklenici tüm edimlerini yerine getirdiğini ileri sürerek, müvekkiline isabet eden 9 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Öte yandan, asıl davada davacı taraf eksik ve ayıplı imalat bedeli ile cezai şart isteminde bulunmuş, bu istemleri yönünden kısmi kabul kararının kesinleştiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karar da yukarıda anıldığı üzere temyiz edenin sıfatına göre kesinleşmiştir.
Bu saptamaya göre, birleşen davada davalı arsa sahibinin eksik ve ayıplı işler bedeli ile cezai şart alacağı bulunduğu sabit olup, arsa sahibi lehine hükmedilen eksik ve ayıplı işler ile cezai şart bedeli ödenmeden, sözleşmeye uygun olarak arsa sahibine teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden, yüklenici adına tescile karar verilemez.
Bu durumda, mahkemece, asıl davada hüküm altına alınan eksik ve ayıplı işler bedeli ile cezai şart bedelinin ödenmesi halinde birleşen davada davaya konu edilen bağımsız bölümün yüklenici adına tescile karar vermek gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kabule göre, birleşen davayı yüklenici açtığına, asıl davada da arsa sahibi yararına eksik ve ayıplı işler bedeli ile cezai şarta karar verildiğine, bu saptamalara göre birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle davalı arsa sahibinin davanın açılmasına neden olmadığı nazara alınmak suretiyle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, aksi kanaatle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya ilişkin tüm, birleşen davaya ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davaya ilişkin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davacı-birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.