Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5589
Karar No: 2020/2453
Karar Tarihi: 03.03.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5589 Esas 2020/2453 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı, borcunu ödememek amacıyla mal kaçırma amaçlı olarak taşınmazını kayınbiraderine devretmiştir. Mahkeme, yapılan satışın muvazaalı olduğunu, borçlu ile satışı yapan kişinin akraba olduğunu ve gerçek bedelle satış bedeli arasında fahiş bir fark olduğunu belirleyerek davanın kabulüne karar vermiştir. İptal davalarında tasarrufun ardından kötü niyeti ispatlanmış dördüncü kişinin tasarrufunun iptal edilecek şekilde bir silsileyi takip etmesi gerekir. Borçlu adresinde yapılmış bir haciz ya da aciz belgesi olmadığından davanın ön koşulsuz olarak reddedilmesi gerekirken, bu hususta bir hata yapıldığı belirtilmiştir. İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da \"iyiniyet kurallarına aykırılık\" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak amaçlanır. Kanun maddeleri detaylı olarak İİK'nun 277-283. maddelerinde düzenlenmiştir.
17. Hukuk Dairesi         2018/5589 E.  ,  2020/2453 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, davalı ... hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını ve borçlunun alacaklıdan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını 07.10.2009 tarihinde kayınbiraderi ... onun da 19.11.2009 tarihinde davalı ..."a devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı borçlu ..., taşınmazı borcu olduğu için önce ... devrettiğini, sonra ... da borcu olduğundan eniştesine rica ederek taşınmazı ... devrettiklerini belirtmiştir.
    Davalı ..., aynı yönde beyanda bulunmuştur.
    Davalı ... vekili, tapudaki değer düşüklüğünün tek başına muvazaanın kanıtı olmayacağını, davanın haksız açıldığını, reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın satış tarihlerindeki gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark olduğu, davalı ..."ın eşinin davalı ..."nın kardeşi olduğu aralarında yakın akrabalık ilişkisi bulunduğu, ... borçlu olduğunu bilebilecek durumda olduğunu, ... yapılan satışın muavazalı olduğu, ... tarafından davalı ..."a devri
    yönünden ise, yine satış bedeli ile gerçek bedeli arasında fahiş fark olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre, ..., ... alacaklı olması nedeniyle taşınmaz ... tarafından ... devrinin yapıldığının beyan edildiği, buna göre taşınmazın ... devrinin gerçekten bedelinin ödenerek yapılan gerçek bir satış olmayıp ... alacağından dolayı devredildiğinin tanıklar tarafından ve taraflar tarafından beyan edildiği bu satış işleminin de alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla muavazalı olarak yapıldığı anlaşıldığından bahisle, davalılar ... ve ... aleyhine açtığı davanın reddine, davacının davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebepler göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Dava koşulları yönünden somut olaya bakıldığında, borçlu adresinde yapılmış bir haciz veya borçlu hakkında alınmış bir aciz belgesi olmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    3-Kabule göre ise, tasarrufun iptali davalarında tasarufun iptali için öncelikle borçlu ve üçüncü kişi arasındaki tasarrufun ardından kötü niyeti ispatlanmış dördüncü kişinin tasarrufunun iptal edilecek şekilde bir silsilenin takip edilmesi gerekir.Dördüncü kişi iyiniyetli ise dava bedele dönüşür. Somut olayda, mahkemece borçlu ile üçüncü kişi arasındaki akrabalık nedeni ile davalı ..."nın borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu kabul edilmesine rağmen bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi, ardından silsileyi koparacak şekilde davalı ... yönünden kabul kararı verilmesi isabetli olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."a geri verilmesine 03/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi