3. Hukuk Dairesi 2020/646 E. , 2021/703 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İZMİR 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak ve tahliye davasında alacak davasının reddine, tahliye davasının ise kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; mülkiyetindeki taşınmazı akaryakıt istasyonu inşa etmek üzere davalıya 06.06.2012 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kiralama ve inşaat sözleşmesi ile kiraya verdiğini, davalıya, sözleşmede öngörülen sigorta ettirme yükümlülüğüne ilişkin teklif bedeli metni sunulması, teminat mektubunun teslimi ve işletme giderleri ile ödenmeyen 2015 yılı Aralık ve Ocak ayı kira bedellerinin ödenmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin ve sözleşme hükmü gereğince dönem sonuna kadar işleyecek kira bedellinin de muaccel hale geleceğinin ihtar edildiğini, davalının 30 günlük süre içinde ödemede bulunmadığını ve sözleşmeye aykırılığı gidermediğini belirterek, davalının temerrüt nedeniyle tahliyesine, dönem sonuna kadar işleyecek kira bedeli olarak 445.000 USD’nin dava tarihindeki efektif satış kuru değeri ve elektrik bedeli toplamından benzin istasyonu gideri takas ve mahsup edilerek 1.205.711,50 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; kiralanan üzerine akaryakıt istasyonu inşaa edilerek işletildiğini, sigorta ettirme yükümlülüğüne aykırı davranmadığını, teminatların sağlandığını, elektrik faturalarının zamanında ödendiğini, dava dışı elektrik şirketince davacı aleyhine başlatılan takibin 2013 yılına ait olduğunu ve sözlü anlaşma gereğince bir kısım elektrik borcundan davacının sorumlu olduğunu, ödenmemiş kira borcunun da bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; ihtarnamenin davalıya tebliği tarihi esas alındığında davalının 2015 yılı Aralık ayı kira bedelini geç ödeyerek temerrüde düştüğünü gerekçesiyle tahliye davasının kabulüne; halihazırda gerçekleşen fiili tahliye bulunmadığı, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin devam ettiği, bu nedenle fiili tahliye tarihine kadar ödenecek kiraların tespitinin mümkün olmadığı ve mahsubu istenen inşaat masrafı bakımından yıpranmanın da tahliye tarihine göre belirleneceği, bu durumda takas ve mahsup miktarının tam olarak belirlenmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle takas ve mahsup talebini içeren alacak talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davalının kira bedelini ödemede temerrüde düşmesi sebebiyle tahliye kararının yerinde olduğu, alacak davasının reddine ilişkin kararı davacının istinaf etmediği, davalı tarafın yargılamada inşaat masraflarına ilişkin belge sunmadığı, alacak miktarının belirsiz olduğu, mahkemece maktu vekalet ücretinin üzerinde vekalet ücretine hükmedilmiş ise de aleyhe bozma yasağına göre mahkemece verilen vekalet ücretinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Davalının tahliye davasına yönelik temyiz itirazları bakımından;
Bölge adliye mahkemesi karar tarahinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-b maddesinde kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları hariç olmak üzere aynı Kanunun 4 üncü maddesinde gösterilen davalar ile (23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararların temyiz edilemeyeceği belirtilmiştir. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği dikkate alındığında HMK m. 362/1-b uyarınca istinaf incelemesi sonucunda verilen tahliye davasına ilişkin hüküm, kesin niteliktedir.
HMK"nun 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davalının tahliye davasına ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Davalının alacak davası bakımından vekalet ücretine yönelik temyiz itirazı bakımından;
Davacı, 1.205.711,50 TL alacağın tahsili talebinde bulunmuş ve bu değer üzerinden harç yatırmış, mahkemece dava reddilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır. Mahkemece, davalıı lehine reddedilen miktar üzerinden 60.121,35 TL nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, eksik vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HMK"nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tahliye davasına ilişkin temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 5 numaralı bendindeki "1.200,00- TL" ifadesi çıkartılarak yerine “60.121,35 TL” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.