Esas No: 2019/840
Karar No: 2020/484
Karar Tarihi: 11.06.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/840 Esas 2020/484 Karar Sayılı İlamı
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ...
KARAR NO : ...
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE ... TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ...
NUMARASI : ... Esas - ... Karar
DAVACI : ... - (T.C. Kimlik No: ...)
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ....
VEKİLLERİ : Av. ... & Av. ...
...
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : ...
YAZIM TARİHİ : ...
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye ... Ticaret Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında ... tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılar ... A.Ş ve ... A.Ş'ye 04/06/2000 tarihinde 1 adet oraklık ve hisse senedi takip formu karşılığında para yatırdığını, parayı davalı şirket adına hareket eden, kendini davalı şirketin yetkilisi gibi tanıtan ve bu şekilde birçok kişiden para toplayan ... isimli şahsa teslim ettiğini, söz konusu parayı yurt dışında işçi olarak çalışarak biriktirdiğini ve davalı şirketlere para verirken de yurt dışında biriktirdiği paranın Türkiye'de değerlendirilmesi ve ülke ekonomisine katkı sağlanması amacını güttüğünü, davalı şirketler adına hareket eden kişilerin müvekkilinin bulunduğu yabancı ülkede "faizin haram olduğu kavramından hareketle yurt dışında toplanan paralara Türkiye'de çok büyük yatırımlar yapılacağı, yatırımcılarına her sene yüksek oranda kar payı dağıtılacağını, istediği zaman parasını kısmen veya tamamen geri alabileceği" taahhüt edilerek müvekkiline güven telkin ettiklerini, davalı şirketlerce müvekkiline vermiş olduğu paranın karşılığı olarak ortaklık durum belgesi ve kar payı kuponları teslim edildiğini, yurt dışında toplanan paraların Türkiye'ye gönderildiğini, davalı şirket tarafından müvekkilinden alınan paraların daha sonra verilecek hisse senetlerine karşılık alındığı, kişilerin hisse senetlerini şirketi geri vermesi halinde yatırdıkları parayı temsilcilik adresinde geri alabileceklerinin taahhüt edildiğini, davalının bir taraftan müvekkilini şirket ortağı olduğuna inandırdığını, bir taraftan da yatırdığı parayı istediği zaman geri alabileceği konusunda güven telkin ettiğini, müvekkiline davalı şirketlere vermiş olduğu paranın karşılığı olarak şirket ortağı olduğunu göstermek ve buna inandırmak amacıyla bir adet ortaklık durum belgesi ve ... A.Ş.'ye ait 800 adet hisse senedi teslim edildiğini, davalı şirketlerin paraları toplanması, ortaklık durum belgesi veya hisse senetlerinin teslimi aşamalarında birlikte hareket ettiklerini, tüm ortakların tüm işlerini birlikte takip ettiklerini, ... şirketlerinin tamamının grup halinde birbirlerine karşı ve kamuoyuna karşı güven telkin ettiklerini, müvekkilinden tahsile dilen paraları şirketlerin aldığını ve bu paralardan sorumlu olduklarını, müvekkilinin davalı şirketlere verdiği parayı geri alamadığı gibi herhangi bir kar payı ödemesi de yapılmadığını, bu nedenlerle; müvekkili tarafından davalı şirkete vermiş olduğu SPK tahsilat listelerinde gözüken meblağın dava tarihindeki TL karşılığından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL'nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14/09/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 96.810,00 TL artırarak 116.810,00 TL'ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan HMK 84/1-a maddesi gereğince teminat alınması gerektiğini, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeyi kabul etmediklerini, müvekkili yönünden belgenin bağlayıcı olmadığını, davacının müvekkiline iddia ettiği gibi para ödemediğini, davacının dilekçesinde sunmuş olduğu hisse senetlerini davalılardan değil dava dışı ... isimli şahıstan iktisap ettiğini ve ödemenin bu şahsa yapıldığını, davacının hisse senetlerine dayanarak eski TTK 329 ve 405. maddelerindeki amir hükümleri gereğince alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığını, toplamasının da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal etmediğini, davacının hile iddiasının yasal dayanağının bulunmadığını, 1997 yılından günümüze kadar davalı şirket aleyhinde görsel, yazılı ve internet medyasında çıkan haberler, SPK tarafından kamuoyuna yapılan tüm duyurular, meclis araştırma raporları, davalı tarafından yapılan ilan ve açıklamalar, davacının hileye düşürüldüğümü yeni öğrendim şeklindeki iddiasının asılsızlığını ve samimiyetsizliğini gösterdiğini, bu tarih üzerinden 17 yıllık bir sürenin geçtiğini, bu nedenle 765 sayılı TCK'nun 503 ile 102/4 maddeleri ve BK'nun 31. maddesindeki süreler nazara alındığında davanın hakdüşürücü ve zamanaşımı süresi içerisinde ikame edilmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...davanın kabulü ile; 116.810,00 TL'nin dava tarihi olan 28/12/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davacının ödeme ve hile iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulünün yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı definin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu, davalı tarafından SPK'ya sunulan CD ve üst yazı içeriklerinin yanlış değerlendirildiğini, zamanaşımına uğrayan dava hakkında kabul kararı verilmesinin hukuki izahının bulunmadığını, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulün TTK 329 ve 405 maddelerine aykırı olduğunu, davacının taleplerini hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddetmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, bir kısım ödeme belgelerindeki miktarın düşülmemesinin hukuka aykırı olduğunu, dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının ve yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin yemin delilini kullanma haklarını engellediğini ve isticvap isteminin de usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu ... A.Ş'nin ünvanının ... A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare ... A.Ş.'ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının .... olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalının istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya "31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır." şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı talebi yapılan müzakereler sonucunda uygun görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 "(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)...."
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine "ortaklık durum belgesi" ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK'nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK'nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalının istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye ... Ticaret Mahkemesi'nin ... tarih ... Esas - ... Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 1.994,82 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 341,55 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 1.654,00 TL olmak üzere toplam 1.995,55 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 1.941,15 TL'nin talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 134,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.220,30 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333 ve HMKGAT'nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
6- Ankara ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK'nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK'nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine ... tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır