14. Ceza Dairesi Esas No: 2015/3939 Karar No: 2016/1648 Karar Tarihi: 23.02.2016
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/3939 Esas 2016/1648 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanığın mahkûmiyetine karar vermiş ancak Adli Tıp Kurumu raporunda mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna dair belirtilen psikiyatrik bozukluğun cinsel istismara bağlanamayacağına dikkat çekerek, TCK'nın 103/6. maddesinin uygulanması yerine fazla ceza tayin edildiğini belirtmiştir. Ayrıca, yeniden yapılan değerlendirmede, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların yeniden düzenlenmesi nedeniyle, önceki ve sonraki kanunların hükümleri karşılaştırılarak failin lehine olan kanunun uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, 5237 sayılı TCK'nın 102-105., 5320 sayılı Kanun'un ise 8/1. maddesinin gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir.
14. Ceza Dairesi 2015/3939 E. , 2016/1648 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı HÜKÜM : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkûmiyet
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.03.2012 tarihli ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 06.09.2012 tarihli raporlarında; mağdurede, mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede (Borderline Kişilik özellikleri ve Anksiyeteli Majör Depresif Bozukluk) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, mağdurede tespit edilen ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan bu tablonun iddia edildiği gibi cinsel istismara bağlı ortaya çıkabileceği, ancak mevcut psikiyatrik bozukluğun yaş farkı fazla olmayan mağdure ile suça sürüklenen çocuğun hile, şiddet veya zorlama olmaksızın erken yaşta cinsel deneyim yaşamasına bağlı olabileceği gibi olay sonrası gelişen psikososyal stres ve çatışmalar nedeniyle de ortaya çıkabileceği, bunlar arasında tıbben ayrım yapılamayacağının belirtilmesi karşısında, TCK"nın 103/6. maddesinin tatbiki hususunda tereddüt hasıl olup bu konuda oluşan şüpheden suça sürüklenen çocuğun yararlanacağı yönündeki genel ilke gereğince söz konusu maddenin uygulanmaması gerekirken, dosya kapsamıyla bağdaşmayacak şekilde TCK"nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini, Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların yeniden düzenlenmesi karşısında; 5237 sayılı TCK.nın 7/2. madde-fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.