23. Hukuk Dairesi 2014/7901 E. , 2015/6178 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2013/599-2014/537
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasındaki 12.11.2007 tarihli el bilgisayarı/endeksör okuma hizmet alım iş sözleşmesi kapsamında müvekkili firmanın üzerine düşen sorumluluğu şartnamenin 2. maddesine uygun olarak yerine getirmesine rağmen abone bilgi sisteminde, davalı idare tarafından yapılması gereken düzeltmelerin ve güncellemelerin yapılmadığını, aboneliklerin iptal edildiğini, sayaçların sökük, yıkık, boş vs. olmasına rağmen davalı idarece bu abonelerin faalmiş gibi endeksöre yüklendiğini ve müvekkili firmaya verilen talimat doğrultusunda müvekkil firma personellerinin her defasında tekrar aynı adreslere gitmek zorunda kaldıklarını, abonelere ilişkin hizmet bedeli ödemesinin yapılamadığını, davalı tarafça enerji kullanım yeri boş, yıkık, enerji kullanılıyor, sayaç arızalı, enerjisi herhangi bir sebepten dolayı kesim, sayacı sökülmüş, aboneliği iptal edilmiş, enerji tüketimi yok vb. gibi nedenlerle endeksi okunamayan abonelere ilişkin hizmet bedelinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50.000,00 TL"nin eksik ödemelerin yapıldığı tarihten işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesinde 21.02.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre istemlerinin 25.000,00 TL"sinin asıl alacak olduğunu açıklayarak asıl alacağa ilişkin talebini 149.243,87 TL"ye, 25.000,00 TL"sinin ise dava tarihine kadar reeskont avans faizine ilişkin işlemiş faiz olduğunu belirterek faize ilişkin talebini 142.756,95 TL"ye artırmış, asıl alacağın dava tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı D... Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili, taraflar arasında 2007 yılından bu yana akdedilen sözleşme gereğince davalı şirkete düzenli olarak istihkaklarının ödenmiş olduğunu, davacı tarafından sözleşme şartlarının yerine getirilmediğini, dava konusu alacağa dayanak teşkil eden ihbarnamelerin abonelere bırakılmadığını, işin özünü sadece abone adreslerine gitmek oluşturduğundan bunun araştırılması gerektiğini, dava konusu alacağa ilişkin davacı şirketin herhangi bir itiraz bildirim ve talebinin olmadığını, ayrıca hizmet alım sözleşmesinde ve teknik şartnamede belirtilen işlemlere karşılık olarak ayrıca bir ücret ödeneceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı TEDAŞ vekili, müvekkili kurumun tüm hissesinin 28.06.2013 tarihinde diğer davalı D... Elektrik Dağıtım A.Ş."ye devredildiğini, diğer davalı ile TEDAŞ arasında 24.07.2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığını ve bu sözleşme ile özelleştirme idaresi talimatları doğrultusunda müvekkili kurum ile diğer davalı arasında tespit tutanağı imzalandığını, devir sözleşmesine istinaden bütün sorumluluğunun diğer davalı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş."ye ait olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, aksi halde ise sözleşmede belirtilen işlemlere ilişkin olarak ücret ödeneceğine dair bir düzenleme olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı şirketler ile davacı şirket arasında 12.11.2007 tarihinde imzalanan el bilgisayarı/endeksör okuma hizmet alım işi sözleşmesi uyarınca davacı firmanın üzerine düşen sorumluluğu şartnamenin 2. maddesine uygun olarak yerine getirdiği, ancak abone bilgi sisteminde, davalı idare tarafından yapılması gereken düzeltmelerin ve güncellemelerin yapılmaması nedeniyle bazı aboneliklerin iptal edildiği, sayaçların söküldüğü, bazı aboneliklerin bulunduğu evlerin veya işyerlerinin yıkık, boş vs. olmasına rağmen davalı idarece bu aboneleri faalmiş gibi endeksöre yüklendiği ve davacı firmaya verilen talimat doğrultusunda davacı firma personellerinin sürekli olarak aynı adreslere gitmek zorunda kaldıkları, buna rağmen abonelere ilişkin hizmet bedeli ödemesinin davalı tarafça yapılmadığı, ayrıca davacı şirketin talep ettiği dönemlere ilişkin davalı TEDAŞ"ın da sorumlu olduğu, talep edilen dönem sonrası devirler nedeniyle davacı tarafın talebine ilişkin sorumluluktan muaf olamayacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 149.243,87 TL asıl alacak ve 142.756,95 TL reeskont avans faizi olmak üzere toplam 292.000,82 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/8037 E., 2014/1827 K.; 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede 818 sayılı BK döneminde, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, (dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK"nın 117/2. maddesinde ise sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde) haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir.
Öte yandan, HMK"nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür.
04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa"nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB"nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa"da yapılan değişiklik ile, 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB"nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun"un 1. maddesi yasal faizi düzenlemiş olup, ticari olmayan işler için temerrüt faizi 2/1, ticari işler için temerrüt faizi ise 2/2. maddede düzenlenmiş ve 1. fıkra temerrüt faizi oranını öngörürken 1. maddede yazılı yasal faiz oranına atıf yapmış, 2. fıkra ise 1. madde hükmünde öngören oranı kısmen baz alarak kendisi ayrı bir oran belirlemiştir. Diğer anlatımla, 1. madde hükmü temerrüt faizini düzenlememiş, "temerrüt faizi" başlıklı 2. maddenin oran olarak kaynağı ve dayanağını oluşturan çerçeve bir hüküm olarak ve ayrıca ticari olan ve olmayan işler için sadece kural olarak uygulanmak üzere sevkedilmiş olup, bu kuralın istisnası olarak 2. maddede temerrüt faizi bakımından farklı bir oran öngörülmüştür. 1. maddede yer alan reeskont faizi ibaresi 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 01.01.2000 tarihi ile 5335 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde yasal faiz ve reeskont faizi, ticari olmayan işler için temerrüt faizini ifade etmekte ve aynı anlama gelmekte ise de, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 19/1. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun"un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun"un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından, ticari işlerde 3095 sayılı Yasa"nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip olan davacının, 3095 sayılı Yasa"dan kaldırılmış ve bu faiz oranından daha düşük seviyede olan ve Merkez Bankası"nca 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu"nun 4. maddesinde yer alan görevleri kapsamında, 39. maddesi uyarınca oranları yayınlanmaya devam edilen reeskont faizi oranına ilişkin istemini de içerecek şekilde, alacağın "avans reeskont faizi" ile tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece de alacağın "avans reeskont faizi " ile tahsiline karar verilmiştir. Reeskont faizi oranında işlemiş faiz hesabı yapan bilirkişi raporu üzerine düzenlenen ve bilirkişi raporuna atıf yapılan ıslah dilekçesinde, davacı kendisini işlemiş ve işleyecek reeskont faiz oranı ile bağlamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere her iki faiz oranı birbirinden farklı olup, mahkemece kurulan hüküm infazda tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan HMK"nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olmuştur.
Davacı vekilince dava dilekçesinde davadan önce davalı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş."ye başvurulduğu belirtilmiş ise de dava tarihinden önce TBK"nın 117. maddesine uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü yönünde bir ihtarname sunulmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacıdan adı geçen davalıya başvurusuna ait yazı ve tebliğ belgesinin istenilmesi, sunulması halinde yazının içeriği TBK"nın 117. maddesi hükmü kapsamında değerlendirilerek bu madde hükmüne uygun ise tebliğ tarihine göre belirlenecek temerrüt tarihinden itibaren dava tarihine kadar reeskont faizi oranı üzerinden işlemiş faize hükmedilmesi; sunulmaması ya da ihtarnamenin anılan madde hükmüne uygun olmaması durumunda ise işlemiş faize ilişkin istemin reddiyle, (işleyecek faize hükmedilmemiş olmasını davacı taraf temyiz etmediğinden) asıl alacağın faizsiz olarak tahsiline karar verilmesi gerektiğinden, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hak ediş tarihlerinden itibaren dava tarihine kadar hesaplanan işlemiş faize hükmedilmesi ve faiz oranı yönünden infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3-Davalı TEDAŞ vekilinin temyiz itirazları yönünden;
a-Dosya kapsamından davalılar arasında 24.07.2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığı, davacı ve davalı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. arasındaki sözleşmenin 12.11.2007 tarihli olup sözleşmede TEDAŞ"ın taraf olmadığı anlaşıldığına göre mahkemece davalı TEDAŞ yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalı TEDAŞ"ın da sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
b-Bozma nedenine göre, davalı TEDAŞ vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin, (3-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı TEDAŞ vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, (3-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı TEDAŞ vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.