12. Ceza Dairesi 2018/2284 E. , 2019/11749 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, Doç. Dr. ... Devlet Hastanesinde Genel Cerrahi Uzmanı olarak görev yaptığı, 58 yaşındaki kadın hastanın 02.07.2012 tarihinde karın ağrısı, bulantı, kusma ve kabızlık şikayeti ile aynı devlet hastanesinde genel cerrahi uzmanı doktoru olan ...’e poliklinik muayenesi olduğu, doktor ... tarafından, hastanın fiziki muayene bulguları ve kan tetkiklerinin değerlendirilmesi sonucu, bağırsak iltihabı, gastroenterit teşhisi konulup, gaz giderici, bağırsak antiseptiği ve bağırsak düzenleyici ilaçlar verildiği ve on gün sonra kontrol muayenesine gelmesinin istendiği, hastanın ilaçları kullandığı ve muayenenin yedinci günü 09.07.2012 tarihinde saat 15.30 sıralarında karın ağrıları şikayetlerinin artması üzerine aynı devlet hastanesinin acil servisine geldiği, acil nöbetçi doktor ... tarafından kan tetkikleri ile birlikte hastanın tüm karın bölgesinin A.D.B (abdominal ultrason) röntgeninin çekildiği, ileus (bağırsak tıkanması) bulguları olmadığından hastaya ilaçlarına devam etmesi söylenerek evine gönderildiği, ertesi gün 10.07.2012 tarihinde iyice kötüleşen hastaya, sanık doktordan poliklinik randevusu alındığı, sanık doktor tarafından fizik muayene bulguları ve A.D.B sonucuna göre bağırsak sıkışması teşhisi konulup, saat 15.28"de hastanın yatışının yapıldığı ve hastaya serum,ağrı kesici ve yatıştırıcı ilaçlar verildiği, gece birkaç kez kusan hastanın saat 02.15"de fenalaşması üzerine hemşire tarafından “mavi kod” çağrısı ile mavi kod ekibine haber verildiği, yapılan entübasyon ve CPR’ ye cevap vermeyen hastanın saat 02.45’de eksitus olarak kabul edildiği ve doğal ölüm olarak hasta kayıtlarına girilerek klasik otopsinin yapılmadığı olayda;
Soruşturma aşamasında alınan 19/12/2012 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporunda özetle ; “...10/07/2012 tarihinde tekrar hastaneye başvuran ve çekilen grafisinde multipl intestinal, hidroaeroik seviyelenmeler görüldüğüne göre intestinal obstrüksiyon olduğu, intestinal obstrüksiyonlarda başlangıç aşamasında konservatif tedavi (nazogastrik ile dekompesyon, lavman ve sıvı tedavisi) yapılması gerektiği, tedaviye cevap vermeyen hastalarda cerrahi tedavi işleminin uygulanması gerektiği, kişinin hastaneye yatırıldıktan sonra şüpheli Dr. ... tarafından konservatif tedavisinin tam olarak yapılmamış olmasının tıbbi bir eksiklik olduğunun....” belirtildiği, bu raporla uyumlu olan ve yargılama aşamasında alınan 04.09.2013 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun raporunda özetle, “....10.07.2012 tarihinde önceki başvuruları sonrası tedavi olamayan hastanın Hastaneye tekrar müracaat ettiği, çektirilen grafisinde multipl intestinal, hidroaeroik seviyelenmeler görüldüğüne göre, intestinal obstruksiyon olduğu, bu durumlarda başlangıç seviyelerinde tedaviye cevap vermeyen hastalarda cerrahi tedavi işleminin yapılması gerektiği, kişinin hastaneye yatırıldıktan sonra Dr. ... tarafından konservatif tedavisinin tam olarak yapılmamış olmasının tıbbi bir eksiklik olduğu ve kişinin tespit edilen ve ölüme neden olan İeusun uygun tanı ve tedavisinin zamanında yapılması halinde bile kişinin kurtulmasının kesin olmadığının..” belirtildiği, sözkonusu Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporlarında, hastanın ölümü ile sanığın tanı ve tedavide gecikmesi arasında illiyet bağının kesin bir şekilde kurulamadığı, bu nedenle sanığın taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulamayacağı, ancak bahsedilen raporlar ve tüm dosya kapsamından sanık doktorun, hastanın kendisine geldiği 10.07.2012 tarihinde çekilen grafisinde multipl intestinal, hidroaeroik seviyelenmeler görmesine rağmen, hastada intestinal obstrüksiyon olduğu, intestinal obstrüksiyonlarda başlangıç aşamasında konservatif tedavi (nazogastrik ile dekompesyon, lavman ve sıvı tedavisi) yapılması gerektiği, tedaviye cevap vermeyen hastalarda cerrahi tedavi işleminin uygulanması gerektiği halde, hastanın yatışının yapılması ile yetindiği ve hastayı takip ve tedavi etmeyerek üzerine düşen görevleri yerine getirmediği ve eyleminin TCK"nın 257/2. maddesindeki görevi ihmal suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde taksirle öldürme suçundan beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.