14. Hukuk Dairesi 2015/17357 E. , 2016/5115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.08.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 15.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... vd. vekili tarafından duruşmasız olarak incelenmesi istenilmekle, tayin olunan 26.04.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, .... Noterliğinin 02.04.1968 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi gereğince 354 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tescilini istemişlerdir.
Davalılar, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu, sözleşmenin davalılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ve sözleşmenin şekil şartını taşımadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, Noterlik Kanununun 75. maddesi ile Noterlik Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 132. maddesinde noterlerce düzenleme şeklinde düzenlenen tüm sözleşmelerin her sayfasının noterler ve ilgili kişilerce imzalanması gerektiği, ancak dosyaya sunulan sözleşmenin sadece son sayfasının noter vekilince imzalandığı, sözleşmenin geçerli şekil şartına uygun olarak düzenlenmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 611. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan kanunun 612. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmelidir. Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.2.2008 tarihli ve 2008/14-70 2008/104 sayılı Kararı)
Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin Borçlar Kanununun 612. maddesi gereğince miras sözleşmesi şeklinde düzenlenmesi öngörülmüş olup Türk Medeni Kanununun 545. maddesi ile de miras sözleşmelerinin geçerliliği resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi şartına bağlanmıştır. Türk Medeni Kanununun 532. maddesinde resmi vasiyetnamenin sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli tarafından düzenleneceği hükmü getirilmiştir.
Somut olaya gelince; burada öncelikle irdelenmesi gereken husus, tescil isteğinin dayanağı olan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli sayılıp sayılmayacağıdır. Davacıların tescil taleplerinin dayanağı olan ölünceye kadar bakma akti 02.04.1968 tarihinde .... Noterliğinde düzenlenmiştir. 05.05.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1512 sayılı Noterlik Kanunu"nun 84. maddesi, düzenleme şeklinde yapılan işlemlerin "işleme katılanların imzalarını ve noterin imza ve mührünü" taşıması gerektiğini, Noterlik Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğinin 132. maddesi ise "düzenleme veya onaylama şeklinde yapılan noterlik işlemlerinin birden fazla sayfayı kapsaması halinde, kanunen ilgili tarafından imzalanması zorunlu asıl veya örneklerin her sayfasının ilgili ve noter tarafından imzalanması" gerektiğini düzenlemektedir. Ne var ki, 15.06.1938 tarihinde yürürlüğe giren 3456 sayılı Noterlik Kanununda böyle bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacıların dayandığı ölünceye kadar bakma aktinin şekil yönünden geçerli olduğu kabul edilip işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde davacılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.