11. Hukuk Dairesi 2016/375 E. , 2017/3228 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada bozmaya uyularak verilen 13/10/2015 tarih ve 2015/235-2015/467 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflarınn ortakları olduğunu, şirket müdürü olan davalının şirketin ihtiyacı bulunduğunu belirtmesi üzerine her biri 25.000 TL tutarında iki ayrı gönderinin şirketin nakit ihtiyaçlarına binaen davalının banka hesabına havale edildiğini, bu gönderilerin şirkete aktarılmayıp davalı üzerinde kaldığı anlaşılınca davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; icra takibine itirazın iptaline, alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu edilen toplam 50.000 TL"nin daha önce davalı tarafından davacıya verilen borcun ödemesi olduğunu, bu hususu tanık ile ispatlayabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacının davalıya şirketin ihtiyaçları için iki ayrı havale işlemi ile gönderdiği 50.000 TL"nin davalının şahsi işleri için harcandığını iddia ettiği, davalının yapılan bu havalenin daha önce verdiği borcun geri ödenmesi için olduğunu savunarak vasıflı ikrarda bulunduğu, bu nedenle ispat yükünün davacı tarafa ait olacağı, yine havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı konusunda yasal karinenin aksinin ispat yükünün de davacı tarafa ait olacağı, davacı taraf ispat yükünü yerine getirdikleri savını ileri sürmüş ise de dayandığı e-maillerin bağlayıcılığının bulunmadığı, söz konusu havalelerin davalı tarafa gönderilmesi hususunda herhangi bir ödeme sebebinin açıklanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının ortağı olduğu limited şirketin müdürü davalının şirket ihtiyacı için gönderilen parayı şirket hesabına geçirmemesi sebebiyle oluştuğu ileri sürülen alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemizin sayılı bozma ilamına uyulmuş, ispat yükü üzerinde olan davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dairemiz bozma ilamında, davalı tarafa yapılan havale işleminde herhangi bir açıklama bulunmadığı için mevcut bir borcun ödendiğine dair yasal karine bulunduğu, bu karinenin
.../...
aksini ispat yükünün davacı tarafta olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bu durumda üzerinde herhangi bir açıklama bulunmayan havale dekontlarına karşı davacı tarafın sunduğu delillerin değerlendirilmesi gerekir. Nitekim davacı, yasal karinenin aksini ispat için dosyaya, davalı ile aralarındaki e-mail yazışmalarını sunmuş ve davalı hesabına havale edilen tutarların şirkete verilmek amacıyla gönderilmiş olduğunu savunmuştur. Davalı tarafından da inkar edilmeyen yazışmaların içeriğine göre; davalı taraf 05.06.2008 tarihli e-maili ile davacıdan bugüne kadar yapmış olduğu ödemeleri tarihleri ve miktarları ile bildirmesini istemiş, davacı 05.06.2008 ve 14.08.2008 tarihli e-mailleri ile davalıya cevap vermiş ve diğer ödemeleri dışında uyuşmazlık konusu olan 06.02.2008 tarihinde 25.000 TL ve 05.03.2008 tarihinde 25.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL ödemesini de göndermiş olduğunu alacak listesinde bildirmiştir. Davalı, davacının listelediği ve ödenmek üzere gönderildiği iddia edilen bu tutarlara itiraz etmediği gibi 50.000 TL"nin kendi şahsi alacağı nedeniyle gönderildiğini dahi iddia etmemiştir. Bu durumda, taraflar arasında ve itiraza uğramayan yazışmaların içeriğine itibar edilerek, uyuşmazlık konusu edilen ödemelerin tarafların ortağı olduğu ödenmek üzere davalı hesabına gönderilmiş olduğunun kabulü gerekir. Nitekim davacı ile ortağı olduğu . arasında görülen sayılı dava dosyasında verilen karar da Dairemizce, ..."in cevaben gönderdiği e-mailde diğer ödemeler dışında toplam 625.000 TL"nin de şirket yetkilisi ..."in çalışanlarına ödenmek üzere verildiğinin sabit olduğu ve bu tutar yönünden de davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bu durumda, davalı tarafça, 06.02.2008 tarihinde 25.000 TL ve 05.03.2008 tarihinde 25.000 TL olmak üzere hesabına havale edilen toplam 50.000 TL"yie ödediği ispat edilemediği gibi, bu havalelerin şahsi borç-alacak ilişkisi kapsamında yapılmış olduğu da ispat edilemediğine göre, davalının bu miktarda sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, deliller eksik ve yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 31/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.