14. Hukuk Dairesi 2016/135 E. , 2016/5104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.09.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ile duruşmasız olarak fer-i müdahil vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.04.2016 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan duruşmasız temyiz eden feri müdahil vekili Av. ... ve davacı vekili Av. .... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, paydaş olduğu 24 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının ihtiyari ihale sonucu payını davalıya devrettiğini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, hak düşürücü süre geçtiğini, taşınmazı ihale ile satın aldığını, ihalenin iptalini istemediğini, davacının ihaleden çekilmekle önalım hakkından feragat etmiş olduğunu, davacının payını tapu tahsis belgesi ile edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ile fer-i müdahil vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası
14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda, arsa niteliğinde 195 m2 yüzölçümlü 24 parsel sayılı taşınmazın 43/195 payı davacı adına kayıtlıdır. Diğer 152/195 pay fer-i müdahil ... adına kayıtlı iken ihale ile davalıya satılarak 16.09.2014 günü tescil edilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazda 43 m2 gecekondusu bulunması nedeniyle düzenlenen tapu tahsis belgesi gereğince taşınmazdaki payını edinmiştir. Davacının taşınmazın tamamında tasarrufta bulunduğuna dair bir beyanı bulunmamaktadır. Ayrıca, keşif yapılarak davacının taşınmazda hangi bölümü kullandığı tespit edilmemiştir. Taşınmazda eylemli bir paylaşmanın varlığının saptanması halinde davanın reddi gerekir. Bu itibarla mahkemece taşınmaz başında keşif yapılarak davacı ve davalının kullanımında bulunan bölümler tespit edilerek harita mühendisi bilirkişiye krokide işaretlettirilmelidir. Davalı 28.01.2015 günlü dilekçesinde tanık beyanına da dayandığından keşif sırasında hazır edeceği tanıklarının beyanları ile taşınmazdaki kullanım şekli belirlenmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekili ve fer-i müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmalı temyiz eden davalı ...’ya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.