14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/3096 Karar No: 2016/5101 Karar Tarihi: 26.04.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3096 Esas 2016/5101 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/3096 E. , 2016/5101 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.12.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dışı paydaş ......"nin 22.12.2011 tarihinde 321 parsel sayılı taşınmazdaki 11/504 payını davalıya sattığını, satışa ilişkin müvekkiline herhangi bir bildirim yapılmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle payın müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanıldığını ve akitte satış bedelinin düşük gösterildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi hallerde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; keşif sonucu alınan 27.02.2014 tarihli fenni bilirkişi raporu ve krokisine göre dava konusu taşınmazda bir kısım fiili taksimlerin bulunduğu ve davalının kullanımında olan kısmın "G" harfi ile gösterildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacının kullandığı bir kısmın bulunup bulunmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Mahkemece, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda mahallinde yeniden keşif yapılarak kullanım durumu keşfe katılan fen bilirkişisine krokisinde işaretlettirilmek suretiyle ve bu husustaki deliller yeniden değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve davalının fiili taksim savunması da kararın gerekçe kısmında tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.