11. Ceza Dairesi 2016/4603 E. , 2017/3285 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
HÜKÜM : 2004 takvim yılı için : Düşme
2005 ve 2006 takvim yılları için: Mahkumiyet
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılacak tebligatın geçerlilik koşulları Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinde gösterilmiş olup, anılan maddeye göre "adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması" gerekmekte olup; sanık ..."e gönderilen ve 26.12.2012 tarihinde anılan Kanun"un 21. maddesine göre düzenlenen tebligat parçasında, sanığın adreste bulunmama sebebinin gösterilmediği, bu kapsamda anılan Kanun"un 21 ve Yönetmeliğin 30. maddelerine uygun bir tebligat bulunmadığı anlaşılmakla, hükümden sonra vekaletname ile sanıklar tarafından görevlendirilen sanık müdafiinin 28.01.2013 tarihinde öğrenme üzerine yaptığı temyiz isteminin sanık ... açısından da süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
I- Sanıklar hakkında 2004 takvim yılında sahte belge düzenlemek suçundan kurulan hükme yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü uyarınca; sanıklara yüklenen “2004 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğü gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- Sanıklar hakkında 2005 ve 2006 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan hükümlere yönelik katılan vekili ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1- Sahte fatura düzenlemek suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun"un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, suça konu belgelerden her takvim yılı için kanaat oluşturacak miktarda, onaylı suretleri getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadıklarının tespit edilmesi, sanıkların savunmalarında işyerinin Murat Dalgıç isimli kişiye ait olduğunu beyan etmeleri nedeniyle bu kişinin de tanık olarak beyanına başvurulması ve faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanıkların ya da tanığın eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabule göre de;
a- Sahte fatura düzenlemek suçlarında her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, ancak aynı takvim yılı içerisinde farklı zamanlarda düzenlenen sahte fatura eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme sahte fatura düzenleme suçunu oluşturacağı cihetle; somut olayda sanıklar hakkında, “2005 ve 2006 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarından kamu davası açıldığı, her takvim yılındaki eylemlerin ayrı ayrı zincirleme suçları oluşturduğu gözetilmeden, tek bir hüküm kurulması,
b- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.