1. Hukuk Dairesi 2015/9717 E. , 2017/4968 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 131 ada 19, 22, 34 ve 25 parsel sayılı taşınmazların davalının inşa ettirdiği baraj alanı içinde kaldığını, bu nedenle taşınmazından yararlanamadığını ileri sürerek 4.000,00- TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, talebini 95.731.15 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; “...Hemen belirtmek gerekir ki; davacı taraf ecrimisil davalarında dönemsel faize karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmü faiz başlangıç tarihi bakımından ( bu hususa hasren ) düzeltilerek onanması isteği ile temyiz etmiştir. Gerçekten de, talep bulunması halinde ecrimisle ilişkin davalarda her dönem için belirlenen ecrimisile dönem sonlarından itibaren tahakkuk edecek şekilde faize karar verilmesi gerekeceği açıktır. Ne var ki; bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalan kısımlar yönünden taraflar lehine usûli kazanılmış hak meydana gelir. Eldeki davada da, davacı taraf ilk hükmü aynı hususa hasren temyiz etmiş, ancak ilgili Dairece bu husus bozma kararının kapsamı dışında tutulduğu gibi, davacıların bu yöne değinen karar düzeltme istekleri de 3. Hukuk Dairesinin 06.12.2011 tarihli ve 2011/17194 E.- 2011/19752 K. sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bu durumda, hükmedilen faizin başlangıç tarihi bakımından davalı yararına usûli kazanılmış hak doğduğundan, mahkemece hüküm altına alınan ecrimisile dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş olmasında açıklanan nedenden ötürü bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı tarafın temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalı tarafın temyiz itirazlarına gelince; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca, dava konusu taşınmazların ecrimisil istenilen dönemde kamulaştırma yapılmaksızın davacı idareye ait baraj suları altında kaldığı saptanmak ve taşınmazların
Alacayakaya Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/ 7 D.İş sayılı tespit dosyası ile baraj suları altında kalmadan önceki nitelikleri ile üzerinde bulunan ağaçların cinsi ve yaşı esas alınarak gelir yöntemine uygun olarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı idare vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak; bozma kararından önceki ilk hükümde mahkemece 65.353,07 TL ecrimisile karar verilmiş olup, yukarıda da açıklandığı üzere bu karar davacılar tarafından sadece hüküm altına alınan faizin başlangıç tarihi yönünden temyiz edilmiştir. Bu durumda, ilk kararda hüküm altına alınan tutarın ( 65.353,07 TL) davacılar tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle, bu miktar bakımından da davalı yararına usûli kazanılmış hak doğmuştur. Bozma kararından sonra, artık bu miktardan daha fazlasına karar vermek olanaklı değildir. O hâlde, mahkemece 65.353,07 TL ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken, davalı yararına gerçekleşen kazanılmış hakkın gözetilmemesi ve yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Kabule göre de; bozma kararı sonrası alınan 22.06.2012 tarihli bilirkişi raporunda talep edilebilecek ecrimisilin tutarı 66.692,37 TL olarak saptanmasına karşın, neye göre belirlendiği açıklanmaksızın 68.516,37 TL ye hükmedilmesi doğru olmadığı gibi gerekçeli kararın başlığında maddi hata sonucu iki davacının taraf olarak gösterilmemiş olması da doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulü ile 65.353,07 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince karar verilmiş olması nedeniyle davacının diğer temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Davacının öteki temyiz itirazlarına gelince;
Dava dilekçesinde dava değerinin 4.000,00 TL gösterildiği, talebin 95.731,15- TL"ye yükseltilerek bu değere göre harç ikmalinin yapıldığı, yargılama sonunda da davanın kısmen kabulü ile 65.353,07 TL ecrimisile hükmedildiğine göre, kabul edilen dava değeri üzerinden davacı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 4. bendindeki; “Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine, “Davacı vekille temsil edildiğinden AAÜT uyarınca hesap edilen 7.488,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, davacının temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.