8. Ceza Dairesi 2016/11498 E. , 2017/10364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜM : Düşme
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava zamanaşımı, olay tarihinden itibaren yasa tarafından belirlenen sürelerin geçmesi halinde Devletin yargılama hakkından vazgeçmesidir. Fiil hukuka aykırı ve suç teşkil etse bile fail cezalandırılmamakta, davanın düşürülmesine karar verilmektedir.
T.C. Anayasa"sının 38. maddesinin 1. fıkrasında, ""kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez"" denildikten sonra 2. fıkrada, ""suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır"" denmekle, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve zamanaşımı süresi yönünden aleyhe sonuç doğuran yasanın uygulanamayacağı kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımı, sonuçları itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olup Anayasa"nın 38, TCK.nun 2 ve 7. maddeleri uyarınca, suç tarihinden sonra lehe yapılan yasal değişiklikten sanık yararlanacak, aleyhe olan değişiklikler ise uygulanmayacaktır. Diğer bir anlatımla, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasayla zamanaşımı süresi sanık aleyhine yeniden düzenlenmişse aleyhe sonuç doğuran yeni yasa değil, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan yasa tatbik olunacaktır. Yargıtay"ın süreklilik gösteren uygulamaları bu doğrultudadır.
Somut olayda; sanığa yüklenen suç olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 243. maddesinde düzenlenmiş olup, zamanaşımına ilişkin bir hüküm içermemektedir. Dava zamanaşımı, yasanın 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 94. maddesinde, yasanın kabul edildiği ilk şeklinde zamanaşımına ilişkin bir hüküm bulunmadığı halde, 11.04.2013 gün, 6459 sayılı Yasanın 9. maddesi ile 94. maddeye eklenen 6. fıkrada ""Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez"" hükmü kabul edilmiştir. Dava zamanaşımının uygulanmayacağını kabul etmesi nedeniyle aleyhe olan bu hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenen suçlarda uygulanacak, geçmişe etkili olmayacaktır.
Bu itibarla incelenen dosyada, suçun işlendiği iddia olunan tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun, 4449 sayılı Yasa ile değişiklik yapıldıktan sonra 243. maddesinde suçun yaptırımı ""8 seneye kadar hapis ve ömür boyu veya süreli memuriyetten yoksun kılma"" cezası olarak kabul edilmiştir.
01.06.2005 günü yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 94. maddesinde ise, 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Yasal değişiklikler gözetildiğinde, hükmolunacak cezaların yukarı sınırları ve zamanaşımı süresi itibariyle en lehe olan hüküm; suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 243/1. maddesi olup, aynı Yasanın 102/4 maddesinde öngörülen asli 10 yıllık, hukuki kesinti halinde 104/2 maddesi uyarınca 15 yıllık (uzamış, olağanüstü) dava zamanaşımına tabidir.
Olay tarihinde bir kavga olayı nedeniyle gözaltına alınan katılanların gözaltında iken hakaret edilip dövülmek suretiyle işkenceye maruz kaldığının sabit kabul edilmesi halinde; sanıkların eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 243. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı ve aynı yasanın 102/4. maddesinde öngörülen asli 10 yıllık, hukuki kesinti halinde ise 104/2. maddesi uyarınca 15 yıllık olağanüstü dava zamanaşımına tabi olup suç tarihinden hüküm tarihine kadar asli dava zamanaşımının dolmayacağı anlaşıldığından yargılamaya devamla ulaşılan kanaate göre bir hüküm tesis edilmesi gerekirken kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar veriliş ise de;
Suç tarihinde yürürlükte olup 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre lehe bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunun"da sanıklara yüklenen suç için yasada öngörülen cezanın üst sınırına göre 765 sayılı TCK.nun 102/4. maddesinde öngörülen 10 yıllık asli dava zamanaşımının suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar dolmuş bulunduğu anlaşılmakla,
Katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanıklar hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2 ve CMK.nun 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİNE, 25.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.