23. Hukuk Dairesi 2015/4935 E. , 2015/6112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/02/2015
NUMARASI : 2014/74-2015/71
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatifin 07.02.2014 tarihli genel kurulunun usul ve yasaya aykırı olarak yapıldığını, gündemde olmamasına rağmen, seçim maddesinin görüşüldüğünü, bunun için önerge veren 73 ortağın bir kısmının salonda hazır bulunmadığını, kooperatif üyesi olmayan kişilerin katılımıyla oylamaların yapıldığını, seçimler için yapmış olduğu tekliflerin tutanağa geçirilmediğini, oy sayımının da doğru olarak yapılmadığını ileri sürerek, usul ve yasaya aykırı 1. ve 7. maddelerin, sonuç olarak 07.02.2014 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; 07.02.2014 tarihli genel kurul toplantısına toplam 251 kişinin katıldığı, bir kararın geçerli sayılabilmesi için 251 katılımcı üyenin olduğu genel kurulda en az 126 kabul oyu gerekeceği, genel kurul toplantı tutanağında 7 numaralı kararın 125 oyla kabul edildiği, 126 kabul oyu sağlanmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 07.02.2014 tarihli genel kurul toplantısının 7. maddesinin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2. maddesi, "Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü; aynı Kanun"un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” hükmünü içermektedir. Yine anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrasında "Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuların görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/10"nun şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk toplantıda nisap temin edilemediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz." hükmüne; 2. fıkrada ise "Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır." hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK"nın 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır.
Öte yandan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Aynı madde hükmü uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar red oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir. Bir üyenin iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması, katılıp da genel kurulda yapılan oylamada ret oyu vermemesi, muhalefet şerhini yazdırmaması halinde, HMK"nın 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53. ve davalı kooperatifin anasözleşmesinin 38. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK"nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Emredici nitelikte olan hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları batıl olup, bu kararlar baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların batıl olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir.
Diğer yandan, anılan 53. madde hükmü uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunmaları halinde alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz ise de bir aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılması zorunludur. Aynı Yasa"nın 98. maddesi yollamasıyla TTK"nın 361/son maddesi hükmüne göre, oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler, katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimseler ise, davalı kooperatif bu iştirakin karara müessir olmadığını ispatlarsa, bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir. Diğer anlatımla, katılmaması gerekenlerin toplantıya katılması sonuca etkiler ise butlan nedeni değil, iptal nedenidir.
Somut olayda, temyiz konusu edilen genel kurulun 7. maddesinde, beyaz ve sarı listenin okunarak oylamaya sunulduğu, beyaz listenin 84 oy, sarı listenin 125 kabul oyu aldığı, 629 kayıtlı ortağı bulunan kooperatifin bu kararın oylamasında 209 ortağının toplantıda hazır bulunduğu, çekimser oy kullandığı tespitine yer verilmediği, dolayısıyla diğerlerin toplantı salonunu terkettikleri anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça, muhalefet şerhinin yazdırılmasına engel olunduğu iddiası kanıtlanamamış ise de, bilirkişi raporunda, tanık anlatımlarına göre üye olmayıp da toplantıya katılan yaklaşık 10 kişinin bulunduğu tespit edilmiş olup, davacı tarafça bu tespite yönelik bir itiraz ileri sürülmediği gibi karar, davacı tarafça gerekçe yönünden temyiz de edilmemiştir. 10 kişi toplantıya katılmış ve sarı ya da beyaz liste lehine oy kullanmış olsa bile toplantı ve karar nisabını etkilemediği anlaşılmaktadır.
Anasözleşmenin 33. maddesinde yer alan "Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır" hükmü, anılan maddenin bütünü TBK"nın 19/1 maddesi hükmü gereğince yorumlandığında ağırlaştırılmış nisap getirme amacıyla konulmamış olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hazirun cetveli, genel kurul toplantısına iştirak eden ortaklara toplantıya katıldıklarını imzaları ile tasdik imkanı veren bir belge olup, hazirun cetvelinde imzası bulunanlara toplantıyı sonuna kadar izleme ve kararlara katılma yükümlülüğü getiren yasal veya sözleşmeye dayalı bir düzenleme mevcut değildir. Yasa ve anasözleşmede belirlenen toplantı nisabını etkilememek kaydıyla (somut olayda etkilemediği görülmektedir), toplantıya katılan ortakların bir bölümünün genel kuruldan ayrılması mümkün bulunduğundan, karar nisabının da her gündem maddesinin oylamasına katılan kişilerin sayısı esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, mahkemece, anılan 7. maddede beyaz ve sarı liste toplamı 209 olduğuna göre bu maddenin görüşmelerine 209 üyenin katıldığı, oylama ya da sayım öncesinde toplantıyı terk edenlerin bulunduğu anlaşılmış olup, buna göre mahkemece, bu maddenin görüşülmesine katılan ve toplantı nisabını oluşturduğu anlaşılan 209 üyenin yarıdan fazlası olan 105 üye olan karar nisabının üzerinde, katılanların 125 kabul oyunu alan listenin seçildiğinin, sonuç olarak sarı listenin seçimine ilişkin kararda, karar nisabının bulunduğunun kabulü ile, 7. madde yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2- Kabule göre de, mahkemece 7. madde yönünden karar nisabının oluşmadığı kabul edildiğine göre, anılan maddenin mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.