11. Hukuk Dairesi 2015/15791 E. , 2017/3203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/09/2015 tarih ve 2014/800-2015/635 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirketin 05/05/2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, esas sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davalı şirketin geçmiş yıllarına ait karının sermaye artışında kullanılması kararı alındığını, davalı şirketin bu miktarda bir karının olmadığını, yönetim kurulunun genel kurulda sermaye artışında beyanla bu karın varlığını garanti etmesi gerektiğini, 6 ayı geçmemiş bilançolarda böyle bir karın varlığı gösterilmiş olmasının şart olduğunu ileri sürerek, kanunen aranan bu şartlar yerine getirilmeden alınan sermaye artırımı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının kötü niyetli ve amacının sermaye koyma borcunu yerine getirmemek olduğunu, şirketin davacının yönetim kurulu başkanı olduğu 2010 yılında 64.791,72 TL kâr elde ettiğini ancak ilerleyen süreçte şirket zarar etmeye başlayınca istifa ettiğini, davacının şirkete 85.000,00 TL borçlu olduğunu, sermayenin 630.000,00 TL artırılmasının tamamen mevzuata uygun ve TTK 376,462 maddeleri uyarınca gerçekleştirildiğini, borca batık hale gelen şirket için sermaye artışının zorunlu olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; iptali talep olunan kararın şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen sermaye maddesinde değişiklik yapılarak şirketin sermayesinin 500.000,00 TL"den 1.760.000,00 TL"ye yükseltilmesi, artırılan 1.260.000,00 TL"nin 630.000,00 TL"sinin geçmiş yıl kârlarından 630.000,00 TL"sinin ise nakit olarak artırılmasına ilişkin olduğu, davacının dava açma şartı olarak TTK"nın 446. maddesinde belirtilen usulde karara muhalif kalarak muhalefet şerhini tutanağa geçirdiği, yasal süresi içinde davanın açıldığı, esas sözleşmenin sermaye maddesi değişikliğinin TTK"nın 421. maddesindeki toplantı ve karar nisaplarına uygun olduğu, davalı şirketin borca batık olması nedeniyle TTK"nın 376 ve 462. maddesi uyarınca iyileştirici önlemlerin alınmasının zorunlu olduğu, bu bağlamda şirketin sermayesinin arttırılmasında gerek kanun gerek ana sözleşme gerekse afaki iyi niyet kurallarına hiçbir aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının iptali davasıdır. Mahkemece red kararı verilmiş ise de 6102 sayılı TTK 462-2 hükmüne göre sermaye artırımını iç kaynaklardan karşılama olanağının gerçekten varolduğunun, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanması gerekmektedir. Beyanın şekli aynı kanunun 457. maddesinde belirtilmiş olup 457-2-b bendi gereği de yönetim kurulu tarafından iç kaynağın varlığı hakkında garanti verilmelidir. Beyanın amacı sermaye artırımı hakkında gerekli olan ve pay sahiplerine eksiksiz, doğru, açık şekilde bilgilerin verilmesidir. Bu nedenle beyan verilmeden ya da eksik ya da yanlış bilgiler içeren beyana istinaden iç kaynaklardan sermaye artırımına karar verilmesi hali genel kurul kararının iptal nedenidir. Somut uyuşmazlıkta yönetim kurulu tarafından verilmesi gerekli beyan verilmeden sermaye arttırımına ilişkin alınan genel kurul kararının iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davacının, şirket zarar ettiğinden iç kaynakların öncelikle aynı Kanun"un 519. maddesi gereğince bu zararlara mahsup edilmesi gerektiği yönündeki itirazları da mahkemece yeterince tartışılmaksızın yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.