10. Hukuk Dairesi 2016/1593 E. , 2018/2729 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, malullük aylığının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
2970 gün Yurtdışı hizmet süresi ve 350 gün yurtiçi hizmet süresi gözetilerek davacının çalışma gücünün 2/3 kaybettiği belirtilerek 1.11.1998 tarihinden itibaren aylık bağlandığı ve kontrol muayenesinin 6.6.2001 tarihine bırakıldığı, kontrol muayenesi sonrası ... Sigorta Mercinde alınan rapor Kurumca incelenmesi sonucu maluliyet devam etmediğinden 21.6.2001 tarihi itibariyle aylığının kesildiği, itiraz sonrası Sağlık ve Maluliyet Dairesi Başkanlığı 2/3 kaybetmediğinden itirazın reddedildiği, davacının 22.11.2011 tarihli kuruma başvurusu neticesinde maluliyetin tespiti için Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesine sevkinin yapıldığı, raporun kurumca incelenmesi sonucu çalışma gücünün %60"nı kaybettiğinin tespiti üzerine yurtdışı hizmet borçlanmasıda dikkate alınarak 1.11.2012 tarihinden itibaren aylık bağlandığı, davacı tarafından 1.11.1998-30.7.2012 tarihleri arası maluliyetinin olduğunu maluliyet aylıklarının yasal faizi ile tahsilini talep ettiği Mahkemece, Adli Tıp Kurumu raporu nazara alınarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Maluliyet oranının tespitinde izlenecek yol, 5510 sayılı Kanunun 95. maddesinde belirlenmiş olup buna göre, “ Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade ederek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük
derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.” Hükmü ile maluliyet durumlarının saptanmasında, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, raporları yeterli görülmeyen ilgililerin Kurumca yeniden muayene ettirilebilecekleri, ilgililerin durumlarının tespitinde son muayene raporunun esas tutulacağı, yukarıda belirtilen raporlar üzerine, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilirse, durumun Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı yönünde düzenlendiği gözetilerek, ayrıca bu rapora da itiraz halinde Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden alınacak rapora göre karar verilmeli; Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak raporla bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle, tüm tedavi evrakının davacıdan ve ilgili kurumlardan sorularak temini ile 5510 sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde, maluliyet başalangıç tarihide belirlenmek suretiyle rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 29.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.