1. Hukuk Dairesi 2015/6047 E. , 2017/4944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arası ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, davalılarla birlikte paydaş oldukları toplam 19 adet taşınmazın davalılar tarafından kullanıldığını, taşınmazları kullanmaları ve tasarruf etme taleplerinin geri çevrildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazlardan 2008-2012 yılları arasında çay ve yapılardan elde edilen kira gelirlerinin payları oranında faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, intifadan men şartının gerçekleşmediğini, beş yılllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, taşınmazları kullanmadıklarını ve gelir elde etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesinde bulunan 240/3, 167/75, 169/4, 167/76, 241/3, 195/1, 234/1, 241/5, 241/6, 241/2, 239/2, 243/1, 242/1, 473/3, 481/2, 482/3, 234/6, 234/7 ve 478/2 parsel sayılı taşınmazlardan bir kısmının ifraz gördüğü, ifraz sonucu oluşan parsellerden bir kısmının dava dilekçesinde belirtilen 481/2, 482/3, 234/6, 234/7 ve 478/2 parsel sayılı taşınmazlar olduğu, taşınmazların eski ve güncel tapu kayıtlarının tamamının dosyaya getirtilmediği, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarından davacıların paylarını temlik ettikleri, halen paydaş olmadıkları ve 241/3, 481/1, 481/2, 240/7, 240/9 ve 488/1 parsel sayılı taşınmazlarda çay üretimi yapıldığının belirlendiği, keşif mahallinde hazır bulunamayan davacı tanıklarının daha sonra dinlenmediği anlaşılmaktadır.
Davacılar, paydaşı oldukları taşınmazların haksız kullanımı nedeniyle davalı paydaşlar aleyhine ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.
Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; davacıların ecrimisil talep edilen dönemde mülkiyet haklarının bulunup bulunmadığı açıkça tespit edilmeksizin, buna ilişkin tapu kayıt ve belgeleri dosyaya alınmadan karar verilmiştir.
Ayrıca, 6100 sayılı yasanın 245. maddesinde; ""(1) Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir, gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Zorla getirtilen tanık, evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır.”şeklinde olup, mahkemece hukuka aykırı olarak tarafça hazır edilmesi istenen davacıların tanıkları dinlenmeden, olaya ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulmadan sonuca gidilmesi doğru değildir.
Hâl böyle olunca, çekişme konusu taşınmazların tapu ve tedavül kayıtlarının merciinden temini ile davacıların ecrimisil talep edilen dönem içerisinde mülkiyet haklarının tespiti, davacıların bildirmiş olduğu tanıkların dinlenmesi, toplanan delillerin toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.