20. Hukuk Dairesi 2017/8881 E. , 2017/7116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... köyü 105 ada 508 parsel sayılı 4014,71 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Köy tüzel kişiliğince yapılan itiraz tapulama komisyonunca reddedilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, davacı ... ise tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile muristen kaldığı iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece, davaların reddine ve dava konusu parselin davalı adına tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Hükmüne uyulan 20. Hukuk Dairesinin bozma kararında özetle:
["...Mahkemece komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilerek bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda, parselin orman olmadığı anlaşılırsa, bu defa davalı gerçek kişi ve müşterekleri yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar-ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, davalı yerde bu kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; davalı ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açılan bir başka tescil davasının bulunup bulunmadığı mahkemeler Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi..."] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu ... köyü 105 ada 508 sayılı parselin tespit gibi davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş tarafların kararı temyiz etmedikleri gerekçesiyle 06.06.2013 tarihinde hükmün kesinleştiğine ilişkin şerh verilmiştir.
Davacı Hazine vekili mahkemeye sunduğu 22.04.2014 havale tarihli dilekçesinde kararın davacı idareye 17.05.2013 tarihinde tebliği edildiğini, kararın 23.05.2013 tarihinde süresinde temyiz edildiğini, aynı gün hakim havalesi de bulunduğunu temyiz dilekçe fotokopi örneğini dosyaya sunduklarını belirterek hükmün kesinleşme şerhinin kaldırılarak dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmesini istemiştir.
Mahkemece, 08.07.2014 gün ve 2012/38-2013/21 sayılı ek kararında; davacı Hazine vekilinin kesinleşme şerhinin iptali ile dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı Hazine vekili tarafından 08.07.2014 tarihli ek karar süresinde temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler incelendi. Mahkemenin 08.07.2014 gün ve 2012/38-2013/21 sayılı ek kararı ile asıl kararın kesinleşme şerhi kaldırılarak davacı Hazine vekilinin temyiz istemi doğrultusunda işin esasının incelenmesine geçildi.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı yasaya göre 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 25/05/1999 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan 15/03/2013 gün ve 2012/38-2013/21 sayılı hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 02/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.