11. Ceza Dairesi 2016/12365 E. , 2016/8916 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.11.2016 gün ve 2016-8382 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18.11.2016 gün ve 2016/387256 KYB sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/1. maddesi gereğince 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ...3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/04/2012 tarihli ve 2010/209 esas, 2012/139 sayılı kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 21/04/2016 tarihli ve 2010/209 esas, 2012/139 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine ilişkin ...4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/04/2016 tarihli ve 2016/352 değişik iş sayılı kararının “sanığın daha önceden borçlu olduğu müşteki ...’a borcu karşılığında vermiş olduğu 25.000,00 Türk Lirası bedelli 22/12/2008 keşide tarihli çekte keşideci olarak görünen ...’ın imza inkarında bulunması üzerine, çekin ... tarafından keşide edilmediği ve sahte olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, sanığın savunmalarında suça konu çeki adını ... olarak bildiği kişiden aldığını, ...’ın çeki ciro etmeden kendisine verdiğini, kendisinden önce çekin arkasında imzası bulunan ... isimli kişiyi tanımadığını beyan ettiği, yargılama safahatında sanığın adını ... olarak bildiği kişinin ... olduğu tespit edilerek bu kişi hakkındaki soruşturma dosyasında yer alan ifadesi dosyaya celp edildiği, ...’ın bir kısım ifadelerinde sanığı doğrulayarak çeki sanığa kendisinin verdiğini, kendisinin de çeki ... isimli kişiden alarak sanığa verdiğini, ancak ... isimli kişinin açık kimlik ve adres bilgilerini bilmediğini beyan ettiği, ... hakkında başka bir sahte çeke ilişkin yargılamanın ...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/313 esas sayılı dosyasında görüldüğü, bu yargılama esnasında ...’ın önceki beyanlarından vazgeçerek çeki sanık ...’a kendisinin vermediğini beyan ettiği, çek üzerinde soruşturma aşamasında yapılan bilirkişi incelemesinde hesap sahibi ve keşideci ... adına atılmış imzanın sanık ... eli ürünü olduğuna dair 23/03/2010 tarihli bilirkişi raporu düzenlendiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda da sanığın ve ...’ın beyanlarına itibar edilmeyerek, başkaca bir bilirkişi incelemesi de yaptırılmadan soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, daha sonra sanık müdafiileri tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 67/6. maddesi uyarınca çek üzerinde uzman incelemesi yaptırılarak 15/01/2016 tarihli ve 13/04/2016 tarihli raporları ibraz ettikleri, bu raporlardan 15/01/2016 tarihli raporda çek üzerinde sanığın cirosundan önce cirosu bulunan ... yazısının ...’ın eli ürünü olduğu kanaatine yer verildiği, 13/04/2016 tarihli raporda ise keşideci ... adına atılmış imzanın sanık ... eli ürünü olmadığı kanaatine yer verildiği cihetle, her ne kadar mahkemesince sanık müdafiileri tarafından ileri sürülen yeni delillere itibar edilmeyerek ve sehven kararın Yargıtay tarafından onandığı belirtilerek yargılamanın yenilenmesi talebi reddedilmiş ise de, kararın ve sanık müdafiileri tarafından ileri sürülen yeni delillerin daha önce mahkeme ve Yargıtay tarafından incelenmediği gibi, yargılama safahatında alınan tek bilirkişi raporu ile sanık müdafiileri tarafından ibraz edilen rapor arasında çelişki ortaya çıkmış olması karşısında, yargılama aşamasında mahkeme huzurunda ... isimli kişinin ifadesine de başvurulmadığı dikkate alınıp, bu kişinin beyanlarına başvurularak ortaya çıkacak deliller ve sanık müdafiileri tarafından ibraz edilen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesi kapsamında değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkacak durumun sanık lehine kabule değer olabileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- İncelenen dosya içeriğine göre, yokluğunda verilen gerekçeli kararın sanığa Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre 26.04.2012 tarihinde "adresin kapalı olması nedeniyle geçici olarak adreste bulunmadığının komşusu 36. nolu dükkanın imzasız beyanından anlaşılmasıyla..." muhtara tebliğ edildiği, buna göre yasal süresi geçtiğinden bahisle temyiz isteğinin reddine dair Dairemizin 22.01.2014 tarih, 2013/19861-2014/1233 sayılı kararının dayanağı olan 26.04.2012 tarihli tebligatın (Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre beyanına başvurulacak komşunun gerçek kişi olması gerektiği için) sanık açısından temyiz süresini başlatmayacağı, dolayısıyla sanığa kalemde yapılan 11.05.2012 tarihli tebligata göre 14.05.2012 tarihli temyiz isteminin süresinde kabul edilmesi gerektiği cihetle, Dairemizden sehven verilen 22.01.2014 tarih, 2013/19861-2014/1233 sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin karara karşı CMK"nın 308. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna başvurulup başvurulmayacağınm takdiri için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
2- Hükümlü ..."ın ileride telafisi imkansız zararlara maruz kalmaması bakımından 3 yıl hapis eazası ile cezalandırılmasına dair ...3.Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2012 tarih, 2010/209 Esas 2012/139 Karar sayılı kararının İNFAZININ DURDURULMASINA, 28.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.