11. Hukuk Dairesi 2016/481 E. , 2017/3185 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 08/10/2015 tarih ve 2014/208-2015/168 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin dünyanın en önemli fren bileşenleri üreticileri arasında olduğunu, kurulduğu günden bu yana markalarını kullandığını, pek çok otomobil firmasına ürün tedarik ettiğini, markalarının tanınmış olduğunu, anılan ibare üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili olup, davalının marka tescilinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli 2005/58276 no"lu “markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini, davalının bu markaları kullanmasının önlenmesini, kullanmaya devam etmesi durumunda markayı taşıyan ürün, ambalaj ve her türlü materyal ile üretim araç gereçlerinin toplatılarak imhasını talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, davalının markalarını 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi anlamında kullanmadığını ileri sürerek, davalı markalarının kullanmama nedeni ile iptalini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, markaların müvekkili tarafından kullanıldığını, asıl ve birleşen davadaki iddiaların yerinde olmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ” markasının dünyada ilk kez davacı tarafça ihdas edildiği ve kullanıldığı, herhangi bir anlamı bulunmayan işbu sözcüğün davacı tarafça marka olarak tanıtıldığı, davalıya ait 2005/58276, 2008/58976 ve 2008/58975 no"lu markaların başvuru tarihleri olan Aralık 2005 ve Ekim 2008 tarihlerinden önce markanın yurt dışında pek çok ülkede ve nezdinde davacı tarafça tescil ettirildiği, davacının dünyanın büyük bir coğrafyasını kapsayan marka tescilleri ile reklam ve tanıtımları karşısında davacı markasının tanınmış marka niteliği taşıdığı, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren davalının, davacıya ait markayı bilmemesinin ya da tesadüfen aynı markayı tescil ettirmesinin mümkün olmadığı, davacının tanınmış markasını tescil ettiren davalının iyi niyetli olmadığı, davalının markaları
../...
ciddi ve pazar payı yaratacak biçimde kullanmadığından 556 sayılı KHK"nın 14. m. belirtilen şekilde bir kullanımın gerçekleşmediği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli kullanımlar marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağından ve davalının markasal kullanımı ispat edilemediğinden sair taleplerin reddine, birleşen davanın kabulü ile, davalı adına tescilli markaların kullanmama nedeniyle iptaline ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; birleşen dava, davalı adına tescilli markaların kullanmama nedenine dayalı iptali istemine ilişkindir. Mahkemece markaların iptaline karar verilmiş ise de, 06/01/2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu itibarla, anılan hususta değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere birleşen davada verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
3- Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının (2) numaralı bentte belirtilen bozma sebep ve şekline göre şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada verilen kararın re"sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde aşağıda yazılı 24,00 TL harcın temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya iadesine, 30/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.