MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK madde 158/1-f, 35, 62, 52/2-4, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet

Sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ...’un katılanı telefonla arayarak kendisini emniyet müdürü olarak tanıtıp bankada parasının bulunup bulunmadığını sorduğu, bankadaki parasını çekerek TEB Bankasına ait olan vermiş olduğu hesaba havale ettirmesinin söylediği, katılanın 6500 TL parasını bankadan çekerek sanık ...’un söylediği hesaba yatırdığı,sanık ...’un katılana vermiş olduğu hesap numarasının sanık ...’e ait olup sanık ...’in arkadaşı olan sanık ...’nin isteği üzerine hesap kartını verdiği, sanık ...’in de bu hesap kartını sanık ...’a teslim ettiği, sanıkların bu şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde üzerlerine atılı suçu işledikleri iddia olunan somut olayda;
TCK"nun 158/1-f bendinde düzenlenen “banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması” suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun uygulanabilmesi için, bankanın maddi varlıklarının kullanılması gerekmekte olup, sanığın havale yapılan bankayı sadece ödeme aracı olarak kullanmaktan ibaret eyleminin sanığın kendisini emniyet müdürü olarak tanıtması sebebiyle, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren TCK"nın 158/L maddesine temas ettiği, ancak suç tarihi itibariyle sanık lehine olan TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen ve 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile uzlaşma kapsamına alınan “basit dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülmek sureti ile TCK"nın 158/1-f maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü verilmesi,
Kabule göre de;
Gerekçeli kararın kabul ve hukuki değerlendirme kısmında “tüm sanıkların bankanın unsurlarını doğrudan kullanmayıp, dolaylı olarak kullanmaları nedeniyle daha basit olan TCK nun 157/1,35,53 maddeleri gereğince, Türkiye"de bu tür suçların son zamanda yaygın bir şekilde saf ve masum vatandaşların korkutularak, devletin kurum ve kuruluşlarına olan inançlarını, emniyet müdürü, daha sonra da savcı olarak tanıtarak zedeleyici şekilde işlenmesi, olayımızın da bu mahiyette gelişmesi, konuşmalarının düzgün şiveli ve inandırıcı oluşu, önce ev telefonu aranıp, cep telefonunu söylemediği halde cep telefonuna ulaşılarak aranması, telefonunu kapattırmadan, sürekli müştekinin yönlendirilerek başka kimselerle de teması önlenerek, bankadan havale yapmasının sağlanmasıyla, sanıklar tarafından organize işlendiği anlaşılan suç açısından, takdiren ve teşdiden cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği yolunda vicdani kanaat oluşmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” denilmesine rağmen hükmün TCK’nın 158/1-f ,35 ve 53 maddeleri gereğince kurularak kabul ve hüküm kısmında çelişki yaratılması
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.