1. Hukuk Dairesi 2015/5982 E. , 2017/4926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflararasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacılar, çekişme konusu 82, 97, 5, 156, 59, 58, 1, 20 ve 14 parsel sayılı taşınmazların paydaşı olduklarını, davalının taşınmazda tasarruf ettiğini ileri sürerek, geriye dönük beş yıl için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 8.000-TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazlar üzerindeki fındık ağaçlarının davalı tarafından dikildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların el birliği ile taraflar adına kayıtlı olduğu, 27/01/2006 tarihinde kadastro tespitinin yapıldığı, kadastro tutanağının edinme sebebi kısmında, davalı ...’ın 82, 14, 59, 156, 5 ve 97 parsel sayılı taşınmazlar üzerine 1975 ve 1980 yılları arasında fındık ağaçları diktiği, 112 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine ise 1976 yılında iki katlı kargir ev ve ahır yaptığı ifadesine yer verildiği, tespitin itiraz edilmeksizin 25/03/2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, dava konusu edilen taşınmazların başında keşif yapılmış ve değere ilişkin bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda; 112 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ev olduğu, 82, 97, 5, 156, 59 ve 14 parsel sayılı taşınmazların üzerinde 20-35 yıllık fındık ağaçlarının olduğu, 58 parsel sayılı taşınmazın üzerinde kadastro tutanağının aksine fındık ağaçlarının olmadığı, 20 parsel sayılı taşınmazın üzerinde ise ekonomik getirisi olmayan çalı bitkisinin olduğu belirlenniştir.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle
tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Somut olay değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar kadastro tespiti sırasında taşınmazlar üzerindeki üst yapı ve ağaçların davalıya ait olduğu belirlenmiş ise de davalının tasarrufu nedeniyle, taşınmazların zemini için talep edilen dönem esas alınarak, denetime elverişli ve gerekçeli bilirkişi raporu ile zemin (arsa) geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.