EsasKarar
2005/10-694 2005/761
Mahkemesi : İzmir 3.İş Mahkemesi
Günü : 07.09.2005
Sayısı : 2005/940 E- 701 K.
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 08.11.2004 gün ve 2002/334 E. 2004/892 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 17.03.2005 gün ve 2004/12545-2005/2796 sayılı ilamı ile;
(...Davacı sigortalı, davalılardan M.. Y.. ın işçisi olarak çalışmasına karşın Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini istemektedir.
Davalı M.. Y.. ise; davacı ile aralarında hizmet ilişkisi bulunmadığını, davacının ehliyeti alınan damadının bir süre şoförlüğünü yaptığını iddia ederek “husumet itirazının kabulü ile davanın reddine” karar verilmesi gereğini savunmuştur.
Dosya kapsamından hükmün eksik incelemeye dayandığı anlaşılmıştır. İşverenlik sıfatının, kurum işyeri kayıtları, vergi kayıtları ve belediye kayıtları istenerek ve ayrıca İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/267-2002/1088 sayılı dosyası celbedilerek incelendikten ve işverenlik sıfatının kime ait olduğunun belirlenmesinden sonra, işverenin başka şahıs olduğunun tespiti halinde bu işverenin de davaya dahil edilmesi, göstereceği delillerin toplanması, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A-Davacının isteminin özeti: Davalı işverene ait parfümeri dükkanında çalışmasına karşın, Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmeyen (01.12.1999-01.02.2002) tarihleri arasında ki hizmetlerinin tespitine karar verilmesini istemektedir.
B-Davalının yanıtının özeti: Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle davanın özel bir duyarlılık ile yürütülmesinin gerektiğini,
Davalı işverenM.. Y.. ise; davacının işvereninin (dava dışı) Ş... K.. olduğunu, davacıyla aralarında hizmet akdi ilişkisinin bulunmadığını belirtmiştir.
C- Maddi olay:Davalının 03.08.1999 tarihinde parfümeri perakende satış işine başladığı ve halen faal durumda olduğu, davacının belirlenen devrede Kurum kayıtlarına geçmiş sigortalı çalışmasının bulunmadığı, bir kısım kargo işlemlerinin işyeri adına davacı tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
D-Yerel Mahkemenin kararının özeti: Tanıklarca, her ne kadar davacının, davalıya ait işyerinde belirtilen dönemde tezgahtar olarak çalıştığı bildirilip, davacı tarafça (07.06.2001-22.01.2002) tarihleri arasında çeşitli taşıma irsaliyeleri ibraz edilmiş ise de işyerinin gerçekte davalı işverenin damadı
Şanar Kuma’ya ait olduğu, davacı tarafça, verilen mehile rağmen, gerçek işveren hakkında dava açılmadığı, bu durumda davacı ile davalı M... arasında hizmet akdine dayalı bir ilişkinin bulunmadığı belirtilerek; “Davanın reddine...” karar verilmiştir.
E-Temyiz evresi, bozma ve direnme: Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıda metni yazılı gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiş, yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmektedir.
F-Gerekçe: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3.maddesinde belirtilen istisnalar dışında, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı, 4.madde ile; “...sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler” "İşveren", işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimselerinin ise “İşveren vekili” olduğu hükme bağlanmıştır. İşveren vekilliğinde önemli olan yön, işveren nam ve hesabına işin yönetimini üstlenmektir. 506 sayılı Kanun açısından, bu yönetme görevi işin bütününü kapsamalıdır.
Davalının 03.08.1999 tarihinden itibaren parfümeri perakende satışı işine başladığı ve halen faal durumda olduğu vergi mükellefiyet kaydı ile sabittir. Ayrıca, işyerinde düzenlenen yoklama fişinde de bu saptamaya yer verilmiş olup, bir kısım tanık ifadelerinin de bu bilgiyi doğrular nitelikte olması karşısında, davalının damadı olduğu anlaşılan Ş.. K..’nın işveren vekili, davalının ise işveren sıfatına haiz olduğunun kabulü gerekmektedir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, dosyada bulunan belge ve tanık ifadelerinden davacının anılan işyerinde çalışmasının geçtiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 6.maddesinde, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı, sigortalılık hakkından feragat edilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı Yargıtay uygulamalarıyla da kararlılık kazanan hukuksal gerçeklerdendir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda bir yükümlülüktür. Kamu düzenini ilgilendiren bu tür tespit davalarında özel bir duyarlılık gösterilerek, delillerin bu çerçevede toplaması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan, hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır.
Davanın yasal dayanağını 506 sayılı Kanunun 79/10.maddesi oluşturması karşısında, dosyadaki bilgi ve belgelerle, tanık anlatımları birlikte değerlendirilerek, gerektiğinde daha ayrıntılı bir araştırma yapılarak, tespitine karar verilecek çalışmanın başlangıç ve süresinin, türü ve çalışma biçiminin belirlenmesi, bu kapsamda olmak üzere çalışmanın kesintili ya da kısmi süreli olup olmadığı dikkate alınarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davanın yazılı gerekçeler ile reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara göre, yukarıda yazılı maddi ve yasal ilkeler gözetilerek karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.