BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/70 Esas 2022/800 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2021/70
Karar No: 2022/800
Karar Tarihi: 23.11.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/70 Esas 2022/800 Karar Sayılı İlamı
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/70 Esas
KARAR NO: 2022/800
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2021
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan ------ gösteren şirket olduğunu, ------ kendi bünyesinde faaliyet gösteren iştirakleri ile birlikte aktif olarak çelik üretimi ----------------- tanıtımını ve pazarlamasını amaçladığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, ---- kaynaklanan cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, bu ilişki çerçevesinde, dava dışı ----- düzenlenen proforma faturalar ile davalı tarafça verilen siparişlerin fatura bedelleri, müvekkili olan ---------- tarihli faturanın bir kısım bedeli ödenmediğini, söz konusu faturaların davalı şirkete tebliğ edilmesine ve yasal süresi içinde itiraz edilmeyerek kabul edilmesine karşılık anılan fatura bedellerinin vadelerinin geçmesine rağmen ödenmemesi üzerine müvekkili şirket tarafından gerek şifahi gerekse yasal yollardan talepte bulunulduğunu, ancak söz konusu bildirimlere rağmen vadesi geçmiş borçlar ile ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından, ticari dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ancak yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını, davalı şirket ile müvekkili şirketin ticari ilişkisinin bozulmaması adına, yıllar önce muaccel olan faturalardan kaynaklanan bakiye borcun karşılanması için müteaddit kereler davalı şirket ile uyuşmazlığın sulhen çözümü için iletişim kurulmuşsa da bir sonuç alınamadığını ve bakiye borç ödenmediğini, gelinen bu aşamada, davalı şirketin, müvekkili şirkete, vadesi dolmasına rağmen ödenmeyen fatura bedellerine ilişkin ----- cari hesap borcu bulunmakta olduğunu ve söz konusu bedelin tahsili için iş bu davayı açma zaruretlerinin hasıl olduğunu tüm bu nedenlerle, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ------- satımına dayalı cari hesap ilişkisinden doğan toplam-----bakiye fatura alacağının, muacceliyet tarihlerinden itibaren işlemiş ticari faizi ve ferileri ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf, müvekkili şirkete karşı alacaklı olduğunu ispat etmek zorunda olduğunu, sadece fatura varlığı alacağın ispatı için yeterli olmadığını, tek başına fatura, alacağın varlığını kanıtlar nitelikte olmadığını, davacının faturada belirtilen malları davalıya sattığını ve bu malların teslimini yaptığını usulüne uygun deliller ile ispat etmesinin gerektiğini, davacı tarafın fatura konusu ürünlerin teslimine ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, sadece faturaya dayanmakta olduklarını, oysaki fatura konusu malların teslim edildiğine ilişkin müvekkili şirketin imzasını taşıyan irsaliye faturası ile teslim edilmesinin gerektiğini, ----- kararlarında da görüldüğü üzere fatura konusu malın teslimini iddia eden iddiasını ispat etmesi gerektiğini, ancak davacı iddiasını ispat edemediği gibi işbu davayı müvekkiline yönelterek haksız kazanç elde etmeye çalışmakta olduğunu, HMK’nın madde 190 hükmü uyarınca; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde olduğunu, davacı şirket dava dilekçesinde,------- faaliyet gösterdiğini, yine dava dışı -----düzenlenen proforma faturalar ile müvekkili olan şirketçe verilen siparişlerin----- beyan ettiğini ve dava dışı -----düzenlenmiş ----- düzenlediğini, davacının sunduğu ---- faturalarını kabul etmediklerini, söz konusu ----- huzurdaki davada delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, her ne kadar iki şirket ----- bulunsa da her iki şirketin de ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunması sebebiyle dava dışı -----düzenlenen ------faturalarının delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, kaldı ki dava konusu faturalardaki fatura tutarı ve diğer bilgiler proforma faturaları ile örtüşmediği gibi sunulan ------ birçoğunda müvekkili şirketin imzası dahi bulunmamakta olduğunu, dosyaya sunulan -- faturasındaki bedel, bu faturadaki bedelle uyuşmamakla beraber müvekkili olan şirketin imzası dahi bulunmamakta olduğunu, bu sebeple davacıyı dava konusu faturalardaki ürünlerin müvekkili şirketçe sipariş verildiği hususunu ispat etmeye davet ettiklerini, davacının alacaklı olduğunu hiçbir şekilde kabul etmemekle beraber bir an için alacaklı olduğu kabul edilse dahi yabancı para cinsinden herhangi bir alacağı bulunmamakta olduğunu, dava konusu faturaları hiçbir şekilde kabul etmemekle beraber taraflar arasında alacak borç ilişkinden kaynaklı olarak davacı şirketin yabancı para cinsinden doğan herhangi bir alacağı bulunmamakta olduğunu, dosyaya sunulan faturalardan da açıkça anlaşılacağı üzere davacı şirketin alacağı olsa dahi bu alacağın ----- cinsinden olduğunun açık ve tartışmasız olduğunu, dolayısıyla davacının ----alacak talebinde bulunması hukuken mümkün olmadığını ---- bazında fatura düzenlemekle alacağının ----- bazında olduğunu esasen davacı şirketin de kabulünde olduğunu, müvekkiline karşı başlatılan ----- dosyası celp edildiğinde alacağın ----- olarak istendiği ortaya çıkacağını, müvekkili şirkete eksik teslim edilen ürünlerin ayıplı olmasından dolayı müvekkilinin teslim edilen ürünlere ilişkin de bedel ödeme yükümlülüğünün olmadığını, davacı şirketin fatura konusu ürünleri müvekkiline teslim ettiğini ispat etmek zorunda olduğunu, müvekkiline teslim edilen eksik ürünlerin de ayıplı olduğunu, davacı şirket fatura konusu demirleri anlaşma uygun olarak üretip müvekkiline sunması gerekirken söz konusu ürünlerin paslı olarak müvekkili şirketin müşterilerine gönderildiğini, müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini, bu yöndeki manevi tazminat talebimizi saklı tuttuklarını, ayrıca söz konusu ürünlerin ayıplı olarak teslim edilmesinden kaynaklı olarak müvekkili şirket müşterilerine karşı indirim yapmak zorunda kaldığını ve maddi zarara da uğradığını, müvekkili olan şirketin bazı müşterileri ise söz konusu ayıplı mallardan dolayı müvekkili şirket ile çalışmayı dahi bıraktığını tüm bu nedenlerle davacı tarafça açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce; -----davalı------ ticari sicil kayıtları,-----davacı ve davalı şirketlerin---- ayrı ayrı celp edilerek incelenmiştir.
Dava; cari hesap ilişkisine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde, davacı delilleri olarak, dava dışı şirket adına düzenlenen -----, cari hesap dökümü, faturalar, ticari defterler, tanık, yemin açıkça belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinin ilk fıkrasında, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye TMK ‘nın 6. maddede, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu şeklinde düzenlenmiştir. Somut davada, davacı talep konusu cari hesap ve faturalardan dolayı alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Davalı ise davacı tarafa borcu bulunmadığını savunmuştur. Bu durumda, talep konusu cari hesap ve faturalardan dolayı alacaklı olduğunu ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunun kabulü gerekecektir.
Her iki taraf da tacirdir. Davacı taraf açıkça ticari defter ve kayıtlarını delil olarak gösterdiği gibi, 6102 sayılı TTK ‘nın 83. maddesinde “ Hukuki Uyuşmazlıklarda İbraz “ üst başlığı ile ilk fıkrada “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, re’sen veya taraflardan birinin İstemi üzerine karar verebilir “ 85. maddesinin son cümlesinde ise “... mahkeme, ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerin incelenmesine karar verebilir “. düzenlemelerine yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun yedinci kısmında , “Yargılama Giderleri ve Adli Yardım" Düzenlenmiştir. Yasanın 324. maddesi ise "Delil İkamesi için avans" düzenlemesidir. İlk fıkrada, taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir.
Mahkememizce, ------ tarihli celse ara kararının ------, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi eşliğinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi incelemesi için takdir edilen ----- gider avansının iki haftalık kesin süre içinde depo edilmesi için davacı tarafa mehil verilmiş, davacı tarafın verilen kesin sürede, hatta defter incelenmesi için belirlenen tarihten önce bilirkişi ücretini karşılamaması nedeniyle bilirkişi incelemesi yapılamamış ve mahkememizce bu hususta ------tarihli tutanak düzenlenmiştir. Dolayısıyla uyuşmazlık konusuna ilişkin tarafların ticari defterleri incelenememiştir.
Bu durumda, iddiasının gerçek olup olmadığı ancak ticari defter ve ekli belgelerin bilirkişi vasıtası ile incelenmesi neticesinde ortaya çıkabilecek davacı tarafın, bilirkişi ücretine dair gider avansını karşılamayarak bu delile dayanmaktan vazgeçtiği ve mevcut delillere göre takip konusu faturadan dolayı alacak iddiasının ispat edilmesi gerektiği kanaatiyle, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacı tarafa yemin teklifinde bulunma hakkının mahkememizce hatırlatılması üzerine davacı vekilinin davalı yemin teklifinde bulunduğu, davacı tarafın yemin teklifinde bulunması üzerine davalı şirket temsilcisi ---- katıldığı ---- tarihli celsede "Yetkilisi olduğum davalı şirketin, davacı şirkete inşaat demiri alım satımı nedeniyle kurulan cari hesap ilişkisinden kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığına, davacıdan satın alınan malların tamamının bedelinin ödendiğine, davacı şirket tarafından düzenlenen----- bedellerinin davalı şirkete tebliğ edildiğine ve bedellerinin tamamen davacı şirkete ödendiğine, söz konusu faturaların dayanağı olan dava dışı ---- düzenlenen ve yetkilisi olduğum davalı şirket tarafından da imzalanan ---- kararlaştırılan ---- bedellerinin tamamen ödendiğine, sonuç olarak davacı şirkete herhangi bir borcumuz olmadığına, namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm değerler üzerine yemin ederim" şeklinde yemin ettiği, dolayısıyla davacının ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılmakla,-------sayılı ilamı da dikkate alınarak, ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin yatırılan harcın mahsubu ile arta kalan 75.226,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı vekili için tayin olunan 276.197,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde -------Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2022
