
Esas No: 2016/4680
Karar No: 2017/3158
Karar Tarihi: 29.05.2017
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/4680 Esas 2017/3158 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davad verilen 30/06/2015 tarih ve 2013/289-2015/2818 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ..."ın 27/05/2011 tarihli genel tarımsal kredi sözleşmesi ilekullandığını, bu krediye müvekkilinin ipotek verip diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, asıl borçlunun temerrüde düşmesi üzerine müvekkilinin 15/04/2013 tarihinde kredi borcunu ödediğini, müvekkiline gerek asıl borçlu gerekse diğer kefillerce hisseleri oranında bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla "nin davalı ..."dan, 17.500’er TL"nin diğer davalılardan yasal faizleriyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı ..."ın kullandığı hayvancılık kredisi borcunun, kredinin amacı dışında canlı hayvanları satılıp işletmesinin tasfiye edildiği ve bunun kredi veren bankaca tespit edildiği tarihte herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın muaccel olduğu; diğer davalıların yasanın aradığı şekil şartı eksik olduğundan adi kefalet verdiklerinin kabulü gerektiği ve kredi borçlarının muaccel olmadığı, davacının icra tehdidi ile davaya konu krediyi ödemek zorunda kaldığı gerekçesiyle, davanın ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kredi borcunu ödeyen ipotek borçlusunun asıl borçlu ve kefillerden rücuan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile kefiller yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin de kabulünde olduğu gibi kredi sözleşmesi 27.05.2011 tarihli olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlük tarihi öncesinde akdedilmiştir. Yürürlük Kanunu"nun 1. maddesi gereğince, Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse,
.../...
kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Dolayısıyla, davaya dayanak olan sözleşmeden kaynaklanan bu uyuşmazlıkta mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun uygulanacağı tartışmasızdır. Bu itibarla, mahkemece davanın, sözleşmenin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK hükümlerine göre değerlendirilip, davacının davalı asıl borçlu dışındaki müşterek borçlu müteselsil kefillere de kefalet payları oranında rücu etme hakkının olduğu göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kefiller yönünden davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 29/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.