12. Ceza Dairesi 2019/13270 E. , 2019/11650 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 89/4, 179/2, (iki kez) 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ve 500,00 Türk lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2012 tarihli ve 2012/188 esas, 2012/405 sayılı kararının 13/09/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 25/06/2017 tarihinde kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, sanık hakkındaki hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun’un 89/4, 179/2, (iki kez) 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ve 500,00 Türk lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun"un 53/3. maddesinin uygulanmasına, ilişkin Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2018/662 esas, 2019/539 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1-Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 01/03/2016 tarihli ve 2015/4097 esas, 2016/3289 karar sayılı ilâmında “…..Türk Ceza Kanunu"nun "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179/3. maddesinde alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması halinde Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu- tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikâyetin gerçekleşmemesi ya da şikâyetten vazgeçme nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerektiği…” şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda, alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma ve taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçlarından sanık hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, sanığın taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/4, ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına da karar verildiğinin anlaşılması karşısında, aynı eylem nedeniyle ayrıca trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan mahkûmiyet kararı verilemeyeceğinin gözetilmemesinde,
2-Sanık hakkında işlemiş olduğu taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verme suçunda uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı Kanun"un 53/3. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçeleriyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 11/10/2019 gün ve 94660652-105-06-12084-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2019 tarihli ve 2019/100943 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İncelemeye konu dosyada, sanık hakkında 03.07.2012 tarihli karar ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, kararın 28.08.2012 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içinde 25.06.2017 tarihinde 1632 sayılı Yasanın 63/1-a maddesi gereğince yoklama kaçağı kalmak suçunu işlediği ve bu suçtan cezalandırılmasına karar verildiği, mahkumiyet hükmünün 19.06.2018 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle ihbarda bulunulmasını müteakip, 03.07.2012 tarihli kararın CMK"nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.04.2019 tarihli kararının katılanların yokluğunda verildiği, gıyabi kararın katılanlara tebliğ edilmemesi nedeniyle kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği, kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı anlaşılmakla, gerekçeli kararın katılanlara tebliğ edilerek, olağan yasa yoluna gidilmediği takdirde kararın kesinleşmesi sağlandıktan sonra olağanüstü yasa yollarından olan kanun yararına bozma isteminde bulunulabileceği gözetilmeden, henüz kesinleşmemiş olan karara yönelik kanun yararına bozma isteminde bulunulmasında isabet görülmediğinden,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden, Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2018/662 esas, 2019/539 sayılı sayılı kesinleşmemiş kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde buna göre yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.