1. Hukuk Dairesi 2014/21888 E. , 2017/4881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın kayden maliki olduğu 172 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü satış suretiyle davalı oğluna devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, devir tarihinde davalının alım gücünün bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, işlemin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 171 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 22.01.1981 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, 1932 doğumlu murisin 12.01.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları ile davalı oğlunun kaldıkları, başkaca mirasçının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (TBK 237.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hükme elverişli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle mirasbırakana ait aktif veya pasif tüm taşınmaz kayıtlarının ilgili tapu müdürlüklerinden temin edilmesi, taşınmazın devrine dayanak resmi aktin evrak arasına alınması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, tanıkların yeniden dinlenilmesi, murisin mal satmaya ihtiyacı olup olmadığı, davalının alım gücünün bulunup bulunmadığı gibi hususlarda yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma yapılması, murisin iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.