17. Ceza Dairesi 2016/5434 E. , 2018/10198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1)Sanık ... hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık ... hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilirken, adli sicil kaydındaki mahkumiyetlerden en ağırı olan İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/482 Esas sayılı, 10.04.2009 tarihinde kesinleşen ilamının alınması gerekirken, daha az hapis cezası verilen mahkumiyete ait ilamın tekerrüre esas alınması, aleyhe temyiz olmadığından; Anayasa Mahkemesi"nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
2-Sanıklar ..., ... ve ... haklarında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından ve ... hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi ile sanık ... hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
1-Sanıklar ..., ..., ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme ve sanık ... hakkında suç eşyasının satın alınması suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde; Ceza Genel Kurulu"nun 10.12.2013 tarih ve 2013/599 sayılı kararında belirtildiği gibi “Maddi gerçeğin araştırılması aşamasında kişisel ya da toplumsal değerlerin korunması zorunludur. Bu değerlerin korunması amacıyla kanun koyucu delillerin serbestliği ilkesine "Delil yasakları" olarak adlandırılan bir takım sınırlamalar getirmiştir. Delil yasakları, "Delil elde etme" ve "Delil değerlendirme" yasağı olarak iki gruba ayrılmaktadır. Delillerin elde edilme şekline ilişkin yasaklara "Delil elde etme yasakları", hukuka uygun elde edilmiş bile olsa o delilin yargılamada ortaya konulup değerlendirilebilmesine ilişkin yasaklara ise "Delil değerlendirme yasakları" denilmektedir.
İfade alma ve sorgunun 5271 sayılı CMK"nın 148. maddesinde sayılan şekillerde yapılması, tanıklıktan çekinme hakkı olan kişiye bu hakkının hatırlatılmaması delil elde etme yasaklarına; duruşmada tanıklıktan çekinen tanığın önceki ifadesinin okunamaması, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen delillerin aynı Kanun"un 135. maddesinin altıncı fıkrasında sayılanlar dışında bir suçun soruşturma ve kovuşturulmasında kullanılmaması ise delil değerlendirilmesi yasaklarına örnek olarak gösterilebilir.”
Ceza Genel Kurulu"nun 03.07.2007 tarih ve 2007/167, 22.01.2008 tarih ve 2008/3 karar sayılı kararlarında da, hukuka aykırı olarak elde edilmiş bulunan iletişim tespit tutanaklarının hükme esas alınamayacağını belirtmek suretiyle iletişimin dinlenilmesi hususunda önemsiz/şekli hukuka aykırılık anlayışının geçerli bulunmadığı kabul edilmiştir. Gerçekten de haberleşme hürriyeti anayasal bir haktır ve ihlali önemsiz kabul edilemez. CMK"nın 135. maddesinde iletişimin dinlenilmesinin katalog suçlar için mümkün kılınması, katalog harici suçlar için tespit edilmiş delilleri CMK"nın 138. maddesinin dahi dışında tutması hukuka aykırı bir kararla elde edilmiş iletişim tespit tutanaklarının hükme esas alınmayacağının kanun tarafından da açıkça öngörüldüğünü göstermektedir. Buna göre yargılamanın bir bütün olarak adil yapılmış sayılması dahi hukuka aykırı dinleme tutanaklarının delil olarak kullanılabileceği anlamına gelemez.
CMK"nın 138/2. maddesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen tesadüfi delillerin katalog suçlardan birine ait olması öngörüldüğü gibi, tesadüfen elde edilen delilin derhal Cumhuriyet Savcılığı"na bildirilmesi de gereklidir. Yine CMK"nın 217/2. maddesine göre ""Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir"".
Yukarıda yazılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında; CMK"nın 135. maddesinde sayılan başka bir suç nedeniyle iletişiminin tespit edilmesi sırasında, suç tarihi itibarıyla, katalog suçlardan olmayan ve bu nedenle tesadüfi delil kapsamında değerlendirilemeyen nitelikli hırsızlık suçlarına dair, iletişimin tespit tutanaklarına istinaden alınan ikrar ve sair deliller kanunda gösterilen (Hukuka uygun yöntemlerle) tespit edilmediğinden suçun sübutunda delil olarak kullanılamayacağı ayrıca suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgüte üye olma suçundan da sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği gözetilerek sanıkların atılı suçlardan beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de ;
3-Sanık ...’un diğer sanıklarla birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçunu gerçekleştirdiğine dair somut delil elde edilemediğinden, sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan hüküm tesis edilirken TCK’nın 119/1-c maddesi ile uygulama yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
4-Sanık ...’ın adli sicil kaydında bulunan İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2003/517 Esas sayılı 24.10.2010 yerine infaz tarihli, 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin ilam, tekerrüre esas olmasına rağmen sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanmaması,
5-Sanık ... hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilirken, adli sicil kaydındaki mahkumiyetlerden en ağırı olan İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/482 Esas sayılı, 10.04.2009 tarihinde kesinleşen ilamının alınması gerekirken, daha az hapis cezası verilen mahkumiyete ait ilamın tekerrüre esas alınması,
6-T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı, sanıklar ... müdafii, ..., ... müdafii, ... müdafii’nin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 16.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.