10. Hukuk Dairesi 2015/23317 E. , 2018/2620 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 2007/9-12 ayları arasında yapılan yol yardımlarının prime esas kazanca eklenmemesi gerektiğinin tespiti ile ayni yardım niteliğindeki bu yardımlar için ödenen primlerin faiziyle iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Dava dosyası incelendiğinde, mahkemece hüküm kısmında, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği faizle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, bir kısım alacak
için faize hükmedilmesine, faiz haklarının saklı tutulmasına şeklinde karar verilmiş ise de, gerekçe kısmında, “Davacı şirket dava dilekçesinde 10.000,00 TL talep etmiş olup kısmi dava şeklinde açmıştır. Dava dilekçesinde talep ettiği 10.000,00 TL için faiz talep etmiş ancak faizin başlangıç tarihini tek tek belirtmemiştir. Bu nedenle davacı faiz başlangıcını 5510 sayılı yasanın 89. Maddesinde belirtilen tarihlere göre açıkça belirtmediğinden dava dilekçesinde talep edilen ilk 10.000,00 TL için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. Mahkememizce dava kısmi dava olarak görüldüğünden ıslah dilekçesinde arttırılan prim ve işsizlik sigortası primi için ayrıca faiz talep edilmediğinden 10.000,00 TL den sonra gelen 7.676,82 TL prim ve işsizlik sigortası talebi için faize hükmedilmemiştir. Yine dava dilekçesinde faiz başlangıcı belirtilmediği gibi dava tarihine kadar işleyecek faiz miktarı için para talep edilmemiş ve harç da yatırılmamıştır. Dolayısıyla dava dilekçesinde talep edilmeyen faizin ıslah yoluyla arttırılması da kanaatimizce mümkün değildir. Bu nedenle işlemiş faiz ile ilgili usulüne uygun bir ıslah olmadığı kabul edilmiş ve bu konuda açıkça bir hüküm kurulmamıştır. Davacının faiz alacağı ile ilgili dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” hususları belirtilmiş olup söz konusu hüküm ile gerekçe kısmı irdelendiğinde, bir kısım alacak için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ise de hüküm kısmında prim ödemelerini takip eden aybaşından faize hükmedilmesi, dava dilekçesi ile talep edilmeyen faizin ıslah yoluyla artırılmasının mümkün olmadığı belirtilmesine karşılık, hüküm kısmında faize ilişkin talebin saklı tutulmasına karar verilmesi ile ıslah dilekçesinde artırılan prim ve işsizlik sigortası talebi yönünden faiz talep edilmediğinin belirtilmesi (ıslah dilekçesinde, bilirkişi tarafından hesaplanan faiz miktarı da dikkate alınarak talep artırıldığından faiz talebinin bulunduğu belirgindir.) yine ıslah dilekçesinde arttırılan prim ve işsizlik sigortası primi için ayrıca faiz talep edilmediğinden 10.000,00 TL den sonra gelen 7.676,82 TL prim ve işsizlik sigortası talebi için faize hükmedilmediği hususunun belirtilmesine karşılık hüküm kısmında faiz haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi, hem gerekçenin kendi içinde hem de gerekçe ile hükmün birbiriyle çelişmesine neden olmuştur.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönler incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.