3. Hukuk Dairesi 2020/12264 E. , 2021/682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tescil olmadığı takdirde tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davalı Hazine yönünden tescil talebinin reddine, davalı belediye yönünden tazminat talebinin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 1974 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olması nedeniyle tespit harici bırakılan taşınmazı, encümen kararı uyarınca davalı belediyeden satın aldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları oluştuğunu ileri sürerek; taşınmazın adına tescilini talep etmiş, yargılama sırasında tescil talebinin kabul edilmemesi halinde ödediği arsa bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı belediyeden tahsili isteminde bulunarak davasını ıslah etmiştir.
Davalı Hazine; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, bu nedenle TMK"nın 715. maddesi uyarınca zilyetlik nedeniyle kazandırıcı zamanaşımına tabi olmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Belediye; harici satım sözleşmesinin geçerli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen 24/04/2014 tarihli karar, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince verilen 02/03/2015 tarihli ve 2014/13082 E. 2015/1545 K. sayılı kararla; davacının aynı anda tescil ve tazminat talebinde bulunmadığı, çekişmeli taşınmazı davalı belediyeden satın aldığını iddia ettiğinden tescil talebinin kabul olunmaması halinde davalı belediyeye ödediğini iddia ettiği taşınmaz bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince tazminat olarak iadesini talep ettiği, bu şekilde ileri sürülen seçimlik talebin birbiri ile çeliştiğinden söz edilemeyeceğinden tazminat talebi yönünden işin esasına girilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; dava konusu taşınmazı davacıya satmak suretiyle sebepsiz zenginleşen davalı belediyenin, davaya konu arsa vasıflı taşınmazın dava tarihindeki değeri olarak belirlenen tutarı davacıya tazminat olarak ödemesi gerektiği gerekçesiyle; davacının davalı ... karşı açmış olduğu tescil talebinin reddine, davacının tazminat talebinin kabulü ile 11.483 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Belediye Başkanlığından alınarak davacıya verilmesine dair verilen 17/11/2016 tarihli karar, davalı belediyenin temyizi üzerine Dairece verilen 05/12/2018 tarihli ve 2017/12316 E. 2018/12398 K. sayılı kararla; davacının, davaya konu taşınmazın satış bedelini davalı belediyeye ödediğini ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından sunulacak ödeme belgeleri incelenerek satış bedelinin tamamı ödendi ise davanın kabulüne, kısmi ödeme mevcut ise taşınmazın yüzölçümü ve ödenen miktar oranlanmak suretiyle ödenen miktarın karşılığında davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporu ile davacının dava konusu arsa için davalı belediyeye 1981 yılında ödediği bedelin 2019 yılında ulaştığı değerin 1.052,15 TL, 1995 tarihinde ödediği bedelin 2019 yılında ulaştığı değerin 1.890,69 TL olduğu gerekçesiyle; davacının davalı ... karşı açmış olduğu tescil talebinin reddine; davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.890,69 TL‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılardan belediye vekilince temyiz edilmiştir
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda; davacı, 21/02/1975 tarihli ... Encümen Kararına istinaden yol fazlası 72 m² yer için ve sonrasında belediyece tarafına gönderilen 01/10/1981 tarihli cevabi yazı ile bu arsaya ilaveten 9 m² yer için ödeme yaptığını ileri sürerek, toplam 81 m² yer için yaptığı ödemenin "’arsa bedeli’’ olarak tespit edilen değerini, davalı belediyeden talep etmektedir. Dairece verilen 05/12/2018 tarihli bozma kararı sonrasında; davacı tarafça dosyaya sunulan ve davalı belediye tarafından düzenlenmiş olan 09/11/1995 tarihli (ada, parsel ya da pafta bilgisi içermeyen) toplam 11.837.000 TL’lik tahsilat makbuzu, 01/10/1981 tarihli davalı belediyece dava dışı ...’ya hitaben düzenlenen belge içeriği ve dosya kapsamında yer alan davalı belediyenin 15/05/2013 tarihli cevabi yazısı ekindeki krokiler birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davaya konu ettiği 72 m²’lik yer için ödeme olgusunu ispat edemediği, dolayısıyla 09/11/1975 tarihli ve toplam 11.837,000 TL’lik tahsilat makbuzuna itibar edilemeyeceği, ancak davacının davaya konu ettiği 9 m²’lik kısım yönünden ise 10.000 Lira ödeme yaptığını ispat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; bir kamu kurumu olan davalı belediyenin, tapulama harici bırakılan alanları, davacının da aralarında bulunduğu kişilere encümen kararı alarak arsa vasfı ile satıp para topladığının sabit bulunduğu, kamuya sunduğu bu nitelikteki bir işlemde güvenilir olması asıl olan davalı belediyenin davacının gerçek zararını gidermekle yükümlü olduğu, davacının (bedelini ödediği yer yönünden) gerçek zararının 17/11/2016 tarihli kararda da belirtildiği üzere arsa vasfı ile satılan taşınmazın davanın açıldığı tarihteki rayiç değeri olduğu, davalı belediyenin kararı bu yönden temyiz etmemiş olması nedeniyle bu hususun davacı yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğu, benzer bir uyuşmazlık hakkında davalı belediyenin satışa konu edilen arsanın dava tarihindeki rayiç değeri ile sorumlu tutulmasına dair Gediz Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17/11/2016 tarihli ve 2016/60 E. 2016/417 K. sayılı kararın, az yukarıda açıklanan kamu kurumuna güven ilkesi uyarınca Dairece verilen 05/12/2018 tarihli
ve 2017/12299 E.2018/12397 K. sayılı kararla onandığı gözetilerek; davacının eldeki dava bakımından 9 m²"lik arsa için davalı belediye tarafından düzenlenen 01/10/1981 tarihli belge ile 10.000 lira ödediğini ispat etmiş olması nedeniyle, bu yerin dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden (taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak) tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle ve olayda uygulama yeri bulunmayan denkleştirici adalet ilkesi uyarınca yapılan hesaplamaları içeren bilirkişi raporuna itibar edilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.