20. Hukuk Dairesi 2016/1195 E. , 2017/7024 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1987 yılında 766 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro sırasında Honaz ilçesi, Akbaş köyü 468 parsel sayılı 3.500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 123 nolu vergi kaydı uygulanarak tarla niteliği ile gerçek kişiler adına tespit ve tapuya tescil edilmiş, daha sonra davacı ... tarafından satın alınmıştır. 2013 yılında ise 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca çalışmalar yapılmış ve ilgili parsel 252 ada 4 nolu parsel numarası ve 3.236,09m2 yüzölçümüyle tapuya tescil edilmiştir. Davacı tapu maliki ..., 2014 yılında orman kadastro komisyonu tarafından yapılan tahdit sırasında taşınmazın bir kısmının orman sınırları içerisinde bırakıldığını belirterek tahdidin iptali ve taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş tahdit sınırları içinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine, bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfiyle gösterilen 1.957m2"lik bölümün orman vasfı ile Hazine adına, geriye kalan 3.236,09 m2"lik bölümün ise tarla vasfı ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydına dayalı olarak açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, ilk orman kadastrosu 1970 yılında yapılmış, 16/11/1970 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. 2014 yılında ise daha önce kadastrosu yapılmamış ormanların kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulama çalışmaları yapılmış, 26/11/2014 tarihinde ilan edilmiş, bu çalışmalarda çekişmeli taşınmazın bir kısmı orman sınırları içinde bırakılmış olup davacı tarafından askı ilan süresinde eldeki dava açıldığından çalışmalar henüz kesinleşmemiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; somut olayda davacı tarafça, adına tapuda kayıtlı bulunan çekişmeli 252 ada 4 sayılı parselin bir bölümünün 2014 yılında yapılan tahdit sırasında orman sınırları içerisinde bırakıldığından bahisle orman kadastrosuna itiraz ve tescil davası açılmış olup, mahkemece yapılan keşif sonucu dava konusu edilen alan fen bilirkişi krokisinde (A) 1.957 m2 harfi ile gösterilmiştir. Dosyada yer alan belgelere göre yörede ilk orman tahdidinin 1970 yılında yapıldığı anlaşılmış olup, çekişmeli taşınmazın ilk tahdit haritasındaki konumu bilirkişiler tarafından incelenmemiştir. Yine, çekişmeli taşınmazın en eski tarihli memleket haritaları ile hava fotoğraflarındaki konumları da bilirkişilerce inceleme konusu yapılmamış, eksik inceleme ile taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiştir.
O halde; öncelikle mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 yılında yapıldığı anlaşılan ilk orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğrafları ile yörede 1970 ve 2014 yıllarında yapılan tüm orman kadastro ve aplikasyon haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine bilgisayar ortamında veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parseller ve değişik açı ve uzaklıkta en az noktası görülecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın 1970 ve 2014 yıllarında yapılan orman kadastrosuna göre konumu belirlenmeli bilirkişilere her iki tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, taşınmazın 1970 yılında yapılan orman tahdit sınırları içinde kaldığının anlaşılması halinde bu tahdide ilişkin hak düşürücü süreler geçtiği için 2014 yılında yapılan çalışmaların davacıya yeni bir dava hakkı vermeyeceği düşünülmeli, taşınmazın 1970 tahdidinin dışında kaldığı ve 2014 yılında yapılan çalışmalarla orman sınırları içine alındığının anlaşılması halinde ise taşınmazın ve öncesinin memleket haritası ve hava fotoğraflarından ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın konumu çevre taşınmazlarla birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmaz üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımlarını açıklayıcı bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli ve ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca; orman kadastrosuna itiraz davalarında kadastro mahkemesi tarafından tescil hükmü kurulamayacağı ve bu talepler hakkında karar vermeye genel mahkemelerin görevli olduğu hususları dikkate alınmadan çekişmeli (A) harfli bölümün orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş olması ile (A) harfli bölüm harici taşınmazın geriye kalan bölümü hakkında açılmış bir dava olmadığından, dava konusu olmayan taşınmazın geriye kalan bölümü hakkında da mükerrer tapu kaydı oluşacak şekilde davacı adına tescil kararı verilmiş olması da doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/09/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.