1. Hukuk Dairesi 2020/854 E. , 2021/1925 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalıların yaptıkları istinaf başvuruları ... Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi tarafından miras bırakanın paylaştırma kastı ile hareket etmediği, mal varlığının büyük kısmını davalılara bedelsiz olarak devrettiği gerekçesiyle esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, miras bırakanı babası ...’ın mirastan mal kaçırma amacıyla 7 numaralı bağımsız bölümün kuru mülkiyetini davalı oğlu ...’e; 8 numaralı bağımsız bölümünün kuru mülkiyetini ise diğer davalı oğlu ...’e satış suretiyle devrettiğini, temlik tarihi itibarıyla miras bırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, taşınmazların müteahhit tarafından zamanında bitirilmediğini, eksik kalan kısımların masraflarını karşıladıklarını, çekişmeli taşınmazlarla aynı apartmandaki miras bırakana ait bir dairenin de satılarak bedelinin davacıya verildiğini, miras bırakanın hastalığı döneminde tüm bakımını üstlendiklerini, temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalıların yaptıkları istinaf başvuruları ... Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi tarafından miras bırakanın paylaştırma kastı ile hareket etmediği, mal varlığının büyük kısmını davalılara bedelsiz olarak devrettiği gerekçesiyle esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...’ın 13.01.2010 tarihinde bizzat 7 numaralı bağımsız bölümünü davalı oğlu ...’e; 8 numaralı bağımsız bölümünü ise diğer davalı oğlu ...’e intifa haklarını üzerinde bırakarak satış suretiyle devrettiği, miras bırakanın 12.03.2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı oğulları ... ve ... ile dava dışı eşi ... ve kızı ...’yi bıraktığı, miras bırakan adına temlik harici 1998 model araç ile çekişmeli taşınmazla aynı apartmandaki 2 numaralı bağımsız bölümün ½ payının kaldığı anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK"nın 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nın 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
Somut olaya gelince, her ne kadar temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, miras bırakanın paylaştırma kastı ile hareket etmediği, mal varlığının büyük kısmını davalılara bedelsiz olarak devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda miras bırakanın asıl amaç ve iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmasının önem arz ettiği, böylesi bir iddianın ileri sürülmesi halinde ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından miras bırakanın mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, diğer yandan miras bırakanın geride mal varlığının kaldığı, mal kaçırma kastıyla hareket etseydi tüm mal varlığını ya da önemli miktarda bir kısmını devredebileceği, salt bedeller arasındaki farkın da muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... ... 20. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.