Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1058
Karar No: 2021/1924
Karar Tarihi: 31.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1058 Esas 2021/1924 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1058 E.  ,  2021/1924 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalılar vekilince istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk dairesince; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve mirasçılar adlarına tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl davada davacılar, mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu eski 1334 ada 13, 24, 25 ve 36 parsel sayılı yeni 2688 ada 4 parsel, 2684 ada 6 parsel, 2688 ada 2 parsel, 2688 ada 7 parsel ve 2724 ada 1 parsel sayılı taşınmazların, mirasbırakan tarafından vekil olarak tayin edilen davalılar ... tarafından, el ve iş birliği içerisinde olduğu diğer davalı kardeşi ...’e satış suretiyle devredildiğini, mirasbırakana bir bedel ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, birleştirilen davada ise aynı iddialarla çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacı ...’nin ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
    Davalı ..., zamanaşımı def’inde bulunarak, mirasbırakanın bakımını yapması karşılığında makul bir bedel ödeyerek taşınmazları satın aldığını, diğer davalı ..., husumet itirazında bulunarak 30 yılı aşkın bir süredir mirasbırakanın bakımı ile diğer davalı ile birlikte ilgilendiklerini, mirasbırakanın iradesi doğrultusunda temliki işlemi gerçekleştirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında Mevlüt’ün ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
    Mahkemece, satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanmadığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalılar vekilince istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl davanın 23.03.2015, birleştirilen davanın ise 16.11.2015 tarihinde açıldığı, davalı ...’ın tanık deliline dayandığı, mahkemece ön inceleme duruşmasında “Taraflara tanık listesi sunmak üzere 2 haftalık süre verilmesine” yönelik ara karar
    kurulduğu, birleştirme kararından sonra birleştirilen dosya için ön inceleme yapılarak; “6100 Sayılı HMK"nın 140. maddesinde belirtildiği gibi taraflara dosyaya bildirdikleri ancak sunmadıkları belgeler var ise sunmaları veya getirilmesi gereken yerleri belirtmeleri için iki haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde belgeleri sunmayana veya getirtilmesi gereken yer konusunda bilgi vermeyen tarafın ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına, kesin sürenin sonuçları hususunda hazır olan taraflara ihtarat yapılmasına (ihtarat yapıldı.)” şeklinde ara karar kurulduğu, her iki ön inceleme duruşmasında davalı ...’ın hazır bulunmadığı, tutanakların anılan davalıya tebliğ edilmediği ve tanıkları dinlenilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
    Anayasanın 36. maddesinde ve ... İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
    Öte yandan, tanık delili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266. maddeleri arasında düzenlenmiş olup HMK’nın 240/2 maddesinde; ""Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar...” hükmüne yer verilmiştir.
    Diğer yandan; “Tarafa verilen kesin sürenin, tanık göstermek için verildiği kararda açıkça belirtilmelidir. Tanık göstermeden (tanık listesi verilmesinden) söz edilmeden ‘delillerin gösterilmesi için kesin süre verilmesine’ biçiminde genel bir ifade ile verilen kesin süre içinde tanık göstermeyen tarafın, tanık gösterme hakkı düşmez.” (Prof. Dr. ..., Hukuk Muhakemeleri Usulü, ..., ... Basım Aş., 6.Baskı, 2001, III.Cilt, s 2582 ve 2583)
    Ne var ki; mahkemece, delil bildirimi için HMK’nın 140/5.maddesi uyarınca verilen kesin süreye ilişkin ihtaratın içeriğinde tanık listesi yer almadığı ve ihtarat içerikli tutanaklar davalı ...’a tebliğ edilmediğinden, davalı tarafa tanık isimlerini bildirmek üzere usulünce verilmiş bir kesin sürenin varlığından bahsedilmesi mümkün değildir.
    Hâl böyle olunca; davalı ...’ın bildirdiği tanıkların HMK 243.maddesinden gösterilen şekilde dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir.
    Kabule göre de; davalar birleştirilse dahi ayrı dava olma özelliklerini korurlar. Bu nedenle asıl dava ve birleştirilen her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Keza 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine göre de hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması da hatalıdır.
    Davalıların değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK"nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi