1. Hukuk Dairesi 2015/2569 E. , 2017/4821 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ; ESKİ HALE GETİRME VE
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve maddi tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın husumet yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve maddi tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı; maliki olduğu 5 parsel sayılı taşınmazına, komşu 57 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının müdahale ettiğini, haksız işgalin ... 1. AHM nin 2013/156 D.İŞ sayılı dosyası ile tespit edildiğini, yine çekişmeli taşınmazdaki zeytin ağaçlarında davalının faaliyeti sonucu oluşan toz nedeni ile ürün kaybı yaşandığını ileri sürerek taşınmaza elatmasının önlenmesini, eski hale getirilmesini ve uğramış olduğu 32.648,45 TL maddi zararın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesinin olmadığını, davanın asıl muhatabının ... Yapı San. ve Tic. A.Ş. isimli şirket olduğunu, davanın yanlış hasma yöneltildiğini belirterek öncelikle davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile olmazsa esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazda faaliyet gösteren ... Yapı San. Tic. A.Ş. isimli şirketin müdahale ettiği, davaya dahil sureti ile taraf teşkilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Ancak; ileri sürülen hususların değerlendirilebilmesi öncelikle yöntemine uygun olarak açılmış ve harçlandırılmış bir dava ile mümkündür.
Oysa dava dilekçesinde; dava değerinin talep edilen tazminat miktarı kadar gösterildiği ve bu değer üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme istekleri bakımından bir değer gösterilmediği, yargılama sırasında da bu istek yönünden bir açıklama yaptırılmadığı gibi harcında ikmal edilmediği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120. maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değerinin elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinde öngörüldüğü şekilde işlemlerin yerine getirilerek gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır.
Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32.maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanırken, 30.maddede " ... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam edilemeyeceği, HUMK"un 409.maddesinde (6100 sayılı HMK"nın 150. maddesinde ) ise; gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme istekleri ile ilgili olarak keşfen saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, dava dilekçesinde gösterilen tazminat bedeli üzerinden harç alınmakla yetinilerek işin esası bakımından hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de; bilindiği üzere, T.M.K."nun 683.maddesine dayalı elatmanın önlenmesi istekli davaların konusunu haksız eyleme dayalı tasarrufların oluşturduğu kuşkusuzdur. Eylem kim tarafından yapılırsa, davanın ona yönelik olarak açılması ve sonucundan onun sorumlu tutulması asıldır. Ancak taşınmazın bir başkasının kullanımına sunulması halinde, haklı ve geçerli bir nedene dayalı olmaksızın taşınmazı kullandıranın sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı da açıktır. Haksız elatmaya dayalı davalarda kullanan ve kullandıran birlikte sorumludur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı ... ile dava dışı ... Yapı’nın ticaret sicildeki kayıtlı adreslerinin aynı olduğu, davalı ...’un yönetim kurulu üyeleri olan dava dışı ... ile Güngör Şentürk’ün, Özgün Yapı’nın da temsile yetkili kişileri olduğu, davanın dayanağını teşkil eden ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/156 D.İş sayılı tespit dosyasında alınan 21.08.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacıya ait 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ... Group isimli şirkete ait çok sayıda aracın park etmek suretiyle taşınmaza elatıldığının saptandığı sabittir.
Hal böyle olunca araçlarını park etmek suretiyle taşınmaza fiilen elatan ve elattıranın birlikte sorumlu olacağı değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması da doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.Başkan