11. Hukuk Dairesi 2016/9681 E. , 2017/3105 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 15/07/2004 tarih ve 2002/107-2004/297 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve fer"i müdahil ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 24.11.1999 tarihinde 5.850,00 TL yatırdığını, ancak banka personeli tarafından müvekkilinin parasının hesabına aktarıldığının öğrenildiğini, ...’ye devredildiğini ve müvekkilinin parasını geri alamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.850,00 TL ana para, 9.953,19 TL akdi faiz ve 2.000,00 TL paranın değer kaybı olmak üzere toplam 17.803,19 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; alacağın talep edilmesi gerektiği, davacının başvurmadan doğrudan davalılardan talepte bulanamayacağı gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve feri müdahil ... vekili temyiz etmiştir.
1- Bir davada kararı temyiz etme hakkı, yalnız taraflara veya hüküm ile kendisine mükellefiyet yüklenen veya bir hakkı ihlal edilen kimseye veyahut kanunun açıkça belirttiği mercilere aittir. HMK’nın 66. vd. maddeleri uyarınca (HUMK 57. maddesi) yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek mecburiyetinde bulunan fer’i müdahilin kararı tek başına temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda davalı ... temyiz etmediğine göre, fer"i müdahil ...’nin hükmü tek başına temyiz hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, fer"i müdahil ... vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davalı ... külli halefi olduğu bulunan davacı mevduatının davacının iradesi fesada uğratılarak hesabına gönderildiği iddiasına dayalı olarak açılmış alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın “zamansız” olduğundan bahisle reddi cihetine gidilmiş ise de, mahkeme kararından sonra Mahkemesi"nce verilen 29.11.2005 tarihli karar ile daval külli halef olduğu üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve işbu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nin 19.10.2006 gün ve 1600- 16357 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen kararın gerekçesinde, diğer bir kısım yöneticilerinin, açtıran 4204 kişiyi, bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıktan ve bu suretle topladıkları paraların bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, offshore bankasının paravan bir şirket olarak tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Bir başka söyleyişle, söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer off-shore hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle off-shore hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları açıkça ortaya konmuştur.
Bu durumda, gerek ceza mahkemesindeki belirlemeler ve gerekse de Dairemize intikal eden emsal dosyalardaki aciz vesikaları da gözetildiğinde, davacının alacağını ahsil edemeyeceğinin anlaşılması karşısında, davanın zamansız olarak nitelendirilemeyeceğinin kabulü ile ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuki sonuçları BK’nun 53. maddesi çerçevesinde gözetilmek suretiyle, BK’nun 41, TTK’nun 321/son ve 336/5. maddeleri uyarınca, davalıların davacının ileri sürdüğü zarardan sorumlu tutulmaları gerekip gerekmediği tartışılıp değerlendirilerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, fer’i müdahil ... vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.