21. Hukuk Dairesi 2015/3593 E. , 2015/9306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Karşı davalı ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine,
Davalı, Karşı davacı Kurum ise yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı Karşı davacı vekili ve davacı Karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı/karşı davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı/karşı davacı Kurumun ise temyiz itirazlarının kabulüne,
3-Dava; davacı/karşı davalının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
4-Karşı dava, davalı/karşı davacı Kurum tarafından davacıya ödenen ölüm aylıklarının geri ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle, haksız itirazın iptali ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, tarafların boşanma eyleminden sonra da aynı apartmanda kaldıklarının tanık beyanları ile sabit olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak davalı/karşı davacı Kurum tarafından açılan itirazın iptali davası ile ilgili karar verilmemiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı/karşı davalının yaşlılık aylığı alan babasının 25.01.1993 tarihinde, hak sahibi olan annesinin ise 29.11.2002 tarihinde öldüğü, davacı/karşı davalının 17.02.2003 tarihinde anlaşmalı olarak boşandığı, boşanma kararının temyiz edilmeksizin 17.02.2003 tarihinde kesinleştiği, kontrol memuru tarafından tutulan 21.01.2013 tarihli raporda; " davacı/karşı davalının boşanmış olduğu eşi ile aynı adreste birlikte yaşadığının, bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesine istinaden işlem yapılması kanaatine varıldığının" belirtildiği, bu idari soruşturma esnasında tanık olarak dinlenen mahalle muhtarı .... ile 1. ... beyanında; davacı/karşı davalı ve eşinin çocukları ile birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri, bu kişilerin Mahkemedeki ifadelerinde de; “Sosyal Güvenlik Kontrol memurlarına verdiği ifadelerin doğru olduğunu, o tarihte davacı/karşı davalı ile eski eşinin birlikte yaşadıklarını bildiklerini, ancak sonradan yaptıkları araştırmada aynı evde yaşamadıklarını tespit ettiklerini beyan ettikleri görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporuna göre davacı/karşı davalının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edildiği, mahalle muhtarı ...ile 1. .... kontrol memuruna ve mahkeme huzurunda tanık sıfatı ile verdiği ifadede; “davacı/karşı davalı ile boşandığı eşinin tespit tarihinde fiilen birlikte yaşadıklarını bildirmeleri” dikkate alındığında; davacı/karşı davalının ve eski eşinin, tespit sırasında birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davacı/karşı davalının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylığının yeniden bağlanması isteminin reddine ilişkin Mahkeme kararı yerindedir.
Ancak davalı/karşı davacı Kurumun itirazın iptali davası ile ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
HMK"nın 297. maddesi uyarınca; "hükmün sonuç kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği" belirtilmiştir.
Buna göre; Mahkeme, dava dilekçesinde yazılı olan tüm talepleri ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar vererek, bu konulardaki uyuşmazlığı sona erdirmelidir.
Somut olayda, davalı/karşı davacı Kurumun itirazın iptali talebi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmayarak bu konudaki uyuşmazlığın sonlandırılmaması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davalı/karşı davacı Kurumun itirazın iptali talebi ile ilgili de olumlu veya olumsuz bir hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı/karşı davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacı karşı davalıya yükletilmesine, 28.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.