14. Hukuk Dairesi 2016/1299 E. , 2016/4718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.03.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili ile duruşmasız olarak davalı ....... tarafından istenilmekle tayin olunan 05.04.2016 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı, maliki olduğu 199 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, davalılara ait taşınmazlardan geçit kurulmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının maliki olduğu 199 parsel sayılı taşınmaz yararına davalıların maliki olduğu 211, 223 ve 370 sayılı parsellerden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, 211 parsel maliki davalı ... vekili ile 223 ve 370 sayılı parseller maliki davalı ... vekili ile temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı” ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, pafta örneğinden 199 parsel sayılı taşınmazın mutlak geçit ihtiyacı içerisinde bulunduğu görülmektedir. Hükme esas alınan 25.02.2015 günlü bilirkişi
kurulu raporunda, davacının malik olduğu 199 sayılı parselin genel yola bağlantısını sağlayan seçenekler belirlenmiştir. Bu seçenklerden birincisinde, krokisinde kırmızı renk ile işaretlenen halen zeminde yol olarak kullanılan ve dahili davalıların maliki olduğu 218 ve 198 parsellerin ortak sınırından başlayıp, 219, 221, 182 ile 222 parsellerin batı sınırından geçerek genel yola bağlanmaktadır. Tespiti yapılan ikinci ve üçüncü seçeneklerin genel yola bağlantısı bulunmamaktadır. Mahkemece geçit kurulmasına karar verilen dördüncü seçenek ise, 223 ve 211 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından ve 370 parselin kuzeydoğu sınırından geçerek genel yola bağlanmaktadır. Geçit ile yükümlendirilen 223 parsel 883,29 m2, 211 parsel 1.016,51 m2, 370 parsel 179,95 m2; birinci seçeneği oluşturan güzergahtaki 198 parsel 1.042,39 m2, 218 parsel 2.111,44 m2, 219 parsel 1.836,72 m2, 221 parsel 1.677,98 m2, 182 parsel 1.481 m2 yüzölçümündedir. Görülüyor ki, geçit kurulan taşınmazlar diğer taşınmazlardan miktar olarak küçüktür. Bu nedenle, komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmeden geçit kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, mutlak geçit ihtiyacı içerisindeki 199 parsel sayılı taşınmazın doğu sınırında yer alan 198 sayılı parselin doğu bitişiğinde keşifler sırasında da gözlenen zeminde fiilen kullanılan yol bulunmaktadır. Fiili olarak kullanılan bu yol genel yola bağlanmaktadır. Bu nedenle, zeminde fiilen yol olarak kullanılan 182, 221 parsellerin batı sınırında bulunan bu yola 199 parselin ulaştıracak seçenekler belirlenmemiştir. Bilirkişi raporlarında 198 parselin güney sınırından başlayıp 211 parselin kuzey doğusu kullanılarak bir geçit kurulup kurulamayacağı belirtilmemiştir. Tüm seçenekler değerlendirilmeden, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibine uygun düşmeyecek biçimde geçit güzergahı saptanması doğru değildir.
Bunların yanında, davacının maliki olduğu 199 parselin doğu sınır komşusu 198 parsel sayılı taşınmazda mutlak geçit ihtiyacı içerisinde bulunduğunu belirterek açılan dava ile bu dava birleştirilmediği halde birlikte açılmış veya birleştirilmiş gibi değerlendirilerek hüküm kurulmasıda doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmalı temyiz eden davalı ..."e verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.