12. Ceza Dairesi 2018/2234 E. , 2019/11554 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1, 62/1, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,
1-Dosya içeriğine göre, sanığın olay günü saat 07:00 sıralarında sevk ve yönetimindeki araç ile cadde üzerinde seyir halindeyken, trafik lambalarını ve yaya geçidini 42 metre kadar geçtikten sonra demir mazgalların bulunduğu yerde yolun karşısına geçmeye çalışan yaya ..."a aracının sol ön tampon ve yan kısımlarıyla çarparak ..."un ölümüne neden olması şeklinde meydana gelen olayda, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekmekte olup, dava konusu olayda sanık tali kusurlu olmakla birlikte, maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini;
2-CMK’nın "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinin 1-d bendinde; cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların gerekçede gösterilmesi gerektiği düzenlemesine yer verilmiş; yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2018 tarihli ve 2015/4-1163 Esas- 2018/382 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hüküm bölümünde CMK’nın 230. ve 232. maddeleri uyarınca cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına ya da bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanakların açıkça gösterilmesi zorunluluğu bulunmakta olup; dosya içeriğine göre, sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesinin düzenlendiği TCK’nın 50. maddesi hükümlerinin uygulanmama gerekçesi olarak ‘’...ceza miktarı dikkate alınarak...’’ şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hüküm kurulması suretiyle CMK’ nın 230/1-d maddesine aykırı davranılması;
3- Sanık hakkında olayın oluş şekli ile tüm dosya kapsamına göre kusur durumu da dikkate alınarak sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına karar verilmesi sırasında tatbik edilen kanun maddesinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
4-5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde tanımlı hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden taksirle yaralama suçundan hüküm kurulurken anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
5-5237 sayılı TCK"nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca tayin olunacak güvenlik tedbirinin süresinin, fiilin ağırlığı ile orantılı, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun olacak şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, sürücü belgesinin asgari hadden fazla uzaklaşmak suretiyle 2 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmesi;
Kanuna aykırı olup, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.